Home / News / HİZB-UT TAHRİR / SORU - CEVAP / Soru Cevap: Amerikan Politikası Işığında Hindistan ile Pakistan Arasında
islam devleti default

Soru Cevap: Amerikan Politikası Işığında Hindistan ile Pakistan Arasında

بسم الله الرحمن الرحيم Soru Cevap Amerikan Politikası Işığında Hindistan ile Pakistan Arasındaki İlişkiler

Soru:

 

Janata Partisi ve lideri Modi’nin zaferini kutlayan Amerikan Başkanı Obama, onu Washington’u ziyarete davet etti. 05 Haziran 2014 günü yapılan açıklamada Modi’nin Eylül ayında bu ziyareti yapacağı bildirildi. Devlet Başkanı tarafından seçilen iki sandalye dışında 545 sandalyeli parlamento seçimlerinde, 282 sandalyeyi alarak mutlak çoğunluğu Bharatiya Janata Partisi’nin elde ettiği açıklandı. Sonuçların açıklanmasından sonra 26 Mayıs 2014’de yeni Hindistan Başbakanı Modi, yemin töreninin ardından resmen göreve başladı. 44 sandalye kazanan Kongre Partisi de tarihi yüz kızartıcı bir yenilgi elde etti. Modi tarafından yapılan davet ve görüşme talebinin ardından ilk kez bir Pakistan Başbakanı’nın yemin töreninde hazır bulunması tarihe geçti. Bunun göstergeleri nedir? Bu iki ülke ve bölgeye ilişkin Amerikan politikası ve planları kapsamında iki ülke arasındaki ilişkiler ve bunun Çin ve Afganistan üzerindeki yansımaları nasıl olacak?

 

Cevap:

 

1- Seçimler sırasında Amerika’nın Modi’ye verdiği destek dikkatlerden kaçmadı. Modi’nin popülaritesi sadece Hindistan ile sınırla kalmayarak, yurt dışında özellikle Amerika’da ikamet eden Hindu diasporasına kadar uzandı. Modi, azınlıkların haklarını gözeten ve tüm Hintlilerin lideri olarak pazarlandı. Amerikan-Hint Örgütü ve Amerikan Hindistan Politik Çalışma Komitesi, Modi’yi destekleyen kuruluşlar arasındadır. Çok geçmeden bu kuruluşlar, doğrudan veya dolaylı olarak Dışişleri Hücresi ve Bharatiya Janata Yurtdışı Dostları gibi Bharatiya Janata Partisi’nin alt kolları ile koordine ve işbirliği yaptılar. Amerika ve başka yerlerde yaşayan binlerce Hintlilerin çabalarını saymıyoruz bile.

Washington’daki Amerikan Enterprise Merkezi tarafından yayınlanan rapor, belki de bahsettiğimiz bu ezici desteği doğrular niteliktedir. Rapora göre seçim kampanyasını finanse etmek için yurt dışında toplanan paraların çoğu, Bharatiya Janata Partisi’ne gitti. Ayrıca Amerikan ve Avrupa vatandaşlığına sahip olan Hintliler, şirketlere yönelik teşvik politikalarını ve piyasa ekonomisi destekleyen on binlerce Hintli, seçim kampanyası sırasında Modi’yi desteklemek ve seçmenlerin Modi’ye oy kullanmalarını sağlamak amacıyla Hindistan’a akın etti. Ve tabii ki parti yandaşları, onun politikasını destekleyenler, Modi yanlıları ve sempatizanlarının yoğun desteğinden kaynaklanan güç ve kuvvet, Modi’nin popülaritesinin artmasında,  diğer partilerin seçim kampanyalarının marjinalize olmasında önemli bir rol oynadı.

Her halükarda Hindu şovenist Modi’nin zaferinin arkasında Uzak Doğu ile ilgili Amerika’nın hayati çıkarlarının olduğu açıktır. 19 Mayıs 2014 tarihinde “Bakış Açısı: Modi, Hint-ABD ilişkilerini nasıl etkileyecek?” başlığı altında BBC Arapça tarafından bir makale yayınlandı. Heritage Vakfı’ndan Lisa Curtis imzası taşıyan “Modi ile çalışmak” başlıklı yazıda şöyle denildi: “İster terörizmle mücadele olsun, ister açık deniz yollarını tutmak olsun, isterse Çin’in yükselişini durdurmak olsun Yeni Delhi ve Washington’un stratejik hedefleri ortaktır. Özellikle BJP’nin Çin’e karşı daha saldırgan bir politika benimsemesi, Amerikalı yetkililere, onunla daha yakında çalışma imkânı sunacaktır.” Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamaya göre, ABD başkanı Barack Obama, seçim zaferini kutlamak amacıyla Cuma günü yaptığı telefon görüşmesinde, Modi’yi Amerika Birleşik Devletleri’ni ziyaret etmeye davet etti. 16 Mayıs 2014’de BBC Arapça, Obama’nın Modi’ye “Amerika Birleşik Devletleri ile Hindistan arasındaki stratejik ortaklık sözünü yerine getirmek” amacıyla kendisiyle çalışmak için sabırsızlandığını söylediğini aktardı. Devamında “Başkanın, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri güçlendirmek için karşılıklı olarak kabul edilebilir bir zamanda Modi’yi Washington’a davet ettiği” kaydedildi.

2- Böylece seçimlerden hemen sonra ve kesin resmi sonuçlar açıklanmadan önce Amerika’nın Modi liderliğindeki Janata Partisi’nin zaferini kutladığı görülüyor. 12 Mayıs 2014 tarihli Şarku’l Avsat gazetesinde “Obama, 12 Mayıs 2014 tarihinde sona eren Hindistan seçimlerini övdü ve açıklanan ilk sonuçlar ile BJP’nin önde gitmesiyle birlikte 16 Mayıs 2014’de kesin sonuçların açıklanmasını sabırsızlıkla beklemektedir.” denildi. Ardından Obama’nın “Biz bir an önce yeni hükümetin kurulmasını istiyoruz. Önümüzdeki yılların daha verimli olabilmesi için yeni Hint yönetimi ile karşılıklı güven içinde çalışacağız.” dediği aktarıldı. Yapılan bu açıklamalardan, kendisiyle işbirliği yapacağı beklentisi içinde olduğu için Amerika’nın, Modi liderliğindeki BJP’nin zaferinden ne kadar çok mutlu olduğu anlaşılıyor. Nitekim 1998-2004 yılları arasında Vajpayee liderliğinde bu parti, iktidarda iken Amerika ile işbirliği yapmıştı. Ve şimdi de öyle olmasını arzuluyor. 16 Mayıs 2014’de açıklanan resmi sonuçların ardından BJP’nin zafer elde ettiği kamuoyuna açıklanınca, Modi’ye telefon açan Obama, onu tebrik etti. Ve onu görüşmek için Washington’a davet etti. ABD Başkanı, Modi ile yaptığı telefon görüşmesinde “Başkan, Amerika Birleşik Devletleri ile Hindistan arasında stratejik ortaklık oluşturmak amacıyla Modi ile çalışmak için sabırsızlanıyor.” Ve “İkili her alanda işbirliğini derinleştirme ve genişletmenin devam etmesi üzerinde anlaştılar.” dediği bildirildi. [17.5.2014 TV India] 05 Haziran 2014 tarihinde Times of India ve Hindistan Times gazeteleri “Modi’nin ABD Başkanı ile görüşmek için Eylül ayında Washington’u ziyaret edeceğini” söylediler. Bütün bunlar, Amerika’nın, özel stratejik ortaklık adı altında Modi liderliğindeki bu partinin Amerika ile birlikte hareket edeceğinden emin olduğunu gösterir. Ajanslar, bu yılın başlarında ABD’nin Hindistan Büyükelçisi ile Janata Partisi lideri Modi’nin seçimlerden önce bir kaç kez bir araya geldiklerine dair haberler yayınladılar. Bu da, seçilmesinden sonra Modi’nin, ABD politikasına uygun olarak yürüteceği ortak planlarının çizildiği anlamına gelir.

Amerika, Modi’nin başarısını ve Kongre Partisi’nin on yıl iktidarından sonra tekrar BJP’nin iktidarı gelmesini sevinçle karşıladı. Çünkü Kongre Partisi döneminde Amerika ile Hindistan arasındaki ilişkiler istenen düzeyde değildi. Özellikle Çin’i çevreleme konusunda çok fazla Amerika ile birlikte hareket etmedi. Bu yüzden Obama, Amerikan ajanlarının tekrar iktidara dönüşlerini kutlamak için Hindistan’da seçim sonuçlarının bir an önce açıklanmasını istedi. Öyle ki bu sevincinden dolayı Obama, Gücerat Eyaleti Başbakanı iken Müslümanların maruz kaldığı katliamlar nedeniyle Modi’nin ABD’ye girişini yasaklayan Amerikan kararını bile unuttu. Amerika’nın insan hakları iddialarını ile kandırılan kimselere, bu konudan çıkarılacak çok dersler var. Çıkarı söz konusu olduğunda Amerika’nın, tüm insan haklarını çöpe attığı görülüyor. Oysa bir anda Modi’nin ABD’ye girişini yasaklayan Amerikan kararı, Modi’nin seçimleri kazanmasıyla sıcak karşılama ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yapacağı ziyaret için tören şölenine dönüştü.

Dolayısıyla Amerika, Janata Partisi tekrar iktidara geldiği için zafer sarhoşudur. Çünkü Amerikan yanlısı kuklalar, Hindistan ve Pakistan’da yönetici oldular. Bu nedenle Amerika’nın, başta Başbakan Navaz Şerif olmak üzere Pakistan’daki ajanlarından, Çin karşısında Hindistan’ın konumunu güçlendirmek için daha fazla taviz vermelerini talep etmesi bekleniyor. Başka bir deyişle Amerika, Pakistan ve Hindistan arasındaki çatışma durumunu Pakistan pahasına durdurmak istiyor. İkili ilişkilerde ele alınacak temel mesele, tartışmalı Keşmir bölgesi olacaktır. Hindistan’da aktif silahlı İslami gruplar da buna tabidir. Yeni Delhi, Pakistan’ı bu grupları desteklemekle suçluyor. Beklenen o ki Amerika, Hindu aşırılık yanlısı Narendra Modi ve partisini memnun etmek adına Keşmir’de Hindistan yararına ciddi ve önemli tavizler vermesi için Navaz Şerif’e baskı yapacaktır. Ayrıca Amerika, Navaz Şerif’ten sözde terörizmi tasfiye etmek için Keşmir’deki mücahitlerin takip edilmesini talep edecektir. Ki böylece Hindistan, kendisini yükselen Çin ile mücadeleye adayabilsin.

1998-2004 yılları arasında Janata Partisi iktidarda iken buna benzer durum söz konusu olmuştu. O zaman Pakistan, Amerikan ajanlarını ve nüfuzunu güçlendirmek için Hindistan lehine tavizler vermişti. Amerika ziyareti sırasında Başkan Bill Clinton ile 04 Temmuz 1999 yılında bir araya gelen Navaz Şerif, ordu ve mücahitlerin destansı savaşlarından sonra ele geçirdikleri Kargil tepelerinden Pakistan ordusunun geri çekilmesini emretmişti. Amerika, Navaz Şerif’e orduları geri çekmesi için baskı yapmıştı. O da bu baskıya boyun eğerek çekilme emrini vermişti. İşte yine Navaz, tavizler vermeye devam ediyor. Navaz Şerif’in, Hindistan’ın yeni Başbakanı Modi’nin 26 Mayıs 2014 tarihinde düzenlenen yemin törenine katılması ve ardından onunla bir buçuk saat görüşmesi bu tavizler badiresinin ilkidir. Bu görüşmede Modi’nin Navaz Şerif’e “Pakistan, kendi topraklarında Hindistan’a saldırılar düzenlenmesini önlemeli ve 2008 yılında Mumbai saldırısının faillerini cezalandırmalıdır.” dediği bildirildi. [27.05.2014 Reuters] Boyun eğen ve zafiyet gösteren Navaz Şerif, en azından aynı seviyede karşılık vermesi gerekirken, gazetecilere “Modi ile sıcak ve samimi bir ikili görüşme yaptık” demekle yetindi. O bu sözleri söylerken Hindistan’ın Gücerat Eyaleti’nde yaşanan olaylar, hâlâ Müslümanların zihninde tazeliğini korumaktaydı. 2002 yılında Narendra Modi, Gücerat Eyaleti Başbakanı iken Hindular, Müslümanlara karşı vahşice eylemler yapmıştılar. Bu eylemler sonucu, 2.000’den fazla Müslüman ölmüş ve yaklaşık 100.000 Müslüman da yerlerinden yurtlarından edilmişlerdi. Onlar, hâlâ bu sürgünün yansımalarından mustaripler ve evlerine de hâlâ dönmüş değiller. Ne bölgesel hükümet ne de Hindistan’ın merkezi hükümeti onlara yardım etmedi. Ayrıca Navaz Şerif, Hindistan’ın Pakistan’a bağlı Belucistan Eyaleti’nde ayrılıkçı gruplara verdiği desteğe de aldırış etmedi. Navaz Şerif, Hindistan’ın yeni Başbakanı Modi’nin yüzüne tükürmesi ya da en azından bunları yüzüne vurması gerekirken, ne yazık ki Hindistan’ı hoşnut etmek için Amerikan politik gereksinimlerine uygun olarak Modi karşısında dermansız kalmıştır.

3- Diğer taraftan görünen o ki Amerika, Hindistan’a Afganistan’da bir rol verecek ve iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmeye çalışacaktır. Ki orada istikrarı güçlendirmek için Pakistan’a ihtiyaç duymasın. Yemin töreninde Modi’nin, görüştüğü ilk Devlet Başkanı, Karzai’dir. Amerika, şu an olduğu gibi Amerikan yanlısı biri iktidara geldiği zaman, her ne kadar Pakistan’daki iktidar da kendi yanlısı olsa, Hindistan’a Pakistan’dan daha çok güveniyor. Her an bu İslami ülkede, herhangi bir değişimin olmasından korkuyor. Orada değişim dinamiklerine sahip bir halk varken, uzun vadede Pakistan, Amerika için fazla güvenli değil. Pakistan’da genel olarak Batı ve özel olarak da Amerika’dan kurtulma ve özgürlük doğrultusunda ciddi ve gerçek bir eğilim var. Onun için Amerika, yönetim sisteminin dizginlerini elinde tutarak kontrol ediyor ve sürekli ajan yöneticileri iktidara getiriyor. Üstelik ordu komutanlığının iplerinde onun elindedir. Bu sayede Amerika, Pakistan’ın askeri ve politik liderlikleri içinde bel bağlayacağı dinamikler yarattı. İşte Amerika, Amerika’nın inşa ettiği bu dinamikleri ümmetin yıkmasından korkuyor. En büyük kâbus ve korkusu ise, ümmet tarafından İslami yönetim kurulması ve Hilafetin ilan edilmesidir. Amerika’yı endişelendiren işte budur. Bu nedenle Amerika, Amerikan askerleri Afganistan’dan çekildikten sonra Afganistan işlerinin düzenlenmesini Pakistan rejimine havale etmek istemiyor. Aksine Hindistan ile Afganistan arasındaki güvenlik işbirliğini güçlendirerek bu koşulların düzenlenmesinde Afganistan’da Hindistan’a daha aktif bir rol verme niyetindedir. Amerika, Amerikan ve Batılı kuvvetlerin Afganistan’dan ayrılmasından sonra güvenlik yönünden daha çok Hindistan’a dayanacaktır. Science Monitor, 01 Haziran 2014’de Hindistan ile Afganistan arasındaki ilişkiler hakkında bir rapor yayınladı. Raporda “Geçen hafta Hindistan’ın yeni Başbakanı Narendra Modi’nin yemin törenine katılmak üzere Hindistan’a gelen Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, savaş tankları, kamyonlar, alan silahları ve askeri helikopterleri içeren önemli bir liste de getirdi.” diye kaydedildi. Ayrıca raporda “Karzai’nin istekleri, Hindistan hükümeti ve askeri çevrelerde Afganistan’a askeri yardımların hızlandırılıp hızlandırılmaması konusunda devam eden hararetli tartışmalar ile aynı zamana denk geldiği” ifade edildi. Raporun devamında “Hindistan, Afganistan ile geleneksel bağlara sahiptir. Taliban yönetimi döneminde ilişkiler kopmuş ise de Hindistan’ın, Afganistan’ın stratejik ortağı ve dostu olduğu” belirtildi. İşte Hindistan, Amerika yanlısı Modi döneminde Afganistan’da Amerikan yanlısı rejim lehine güvenliği sağlamak için daha etkin bir rol oynayacaktır.

4- Çin’e ile ilgili meseleye gelince, geçtiğimiz yirmi yıl içinde nüfuzu bir hayli arttı. Bölgede kendisini güçlendirmeye çalıştı. ABD, Japonya, Güney Kore, Vietnam ve Hindistan gibi onu çevreleyen devletler aracılığıyla Çin’i dizginlemeye çalışıyor. Bu yüzden ABD, Çin’i çevrelemek ve çevre devletlerle onu oyalamak için çeşitli ittifaklar ve ortaklıklar kurdu. Amerika, Çin ile başa çıkmak için en uygun kıta devleti olarak Hindistan’ı gördü. Çünkü Hindistan’ın, farklı sınır anlaşmazlıkları yüzünden Çin ile daha öncelere dayanan bir husumeti var.

Böylece Amerika, Çin üzerindeki baskıyı artırmak için etkin bir şekilde Hindistan’ı kullanmak istedi. Ki Çin’i çevrelesin, çevresindeki alanların Çin tarafından kontrol edilmesine engel olsun, onu toprakları içine hapsetsin, onu Hindistan ve sınırlarını korumak ile oyalasın. Bundan dolayı Amerika, iki yıl önce Asya-Pasifik ülkelerine yönelik planını açıkladı. Bu politika gereği, bu bölgede Çin ile mücadele edebilmek için donanma gücünün yaklaşık %60’nı bu bölgeye konuşlandırdı. Yanına çekebilmek ve onları Çin’e karşı kışkırtmak amacıyla Hindistan da dâhil bölge devletleri ile ittifaklar kurdu. Bu devletleri, Orta Pasifik bölgesine, özellikle Güney Çin Denizi’ne yönlendirmek için çaba sarf etti. Petrol ve gaz gibi enerji kaynaklarının varlığından söz ederek, onları o bölgeye terğip ve teşvik etmek için uğraştı. Ancak Kongre Partisi liderliğindeki Hindistan hükümeti, o kadar teşvike rağmen Amerika’ya pek yanıt vermedi. Amerika, Kongre Partisi liderliğindeki Hindistan’ı kazanmak için tüm ağırlığını koydu. Bu amaçla Başkan Yardımcısı Joe Biden yanı sıra geçen yılın ortasında Dışişleri Bakanı John Kerry’i gönderdi. Hindistan ile bir ortaklık kurması için Avustralya’yı teşvik etti. Hindistan’a tavizler vermesi için Pakistan’a baslı yaptı. Askeri gücünü ve ilgisini Çin sınırlarına kaydırması için Hindistan sınır bölgelerinden Pakistan askerlerini geri çektirdi. George W. Bush, Kongre Partisi zamanında 2006 Mart ayında Hindistan’ı ziyaret etmiş, barışçıl amaçlarla nükleer enerjinin geliştirilmesi de dâhil olmak üzere Hindistan’ı destekleyen çok sayıda anlaşmalar imzalamıştı. Ayrıca Obama da 2010 yılı Kasım ayında Hindistan’ı ziyaret etmişti. Tüm bunlar, Hindistan’da iktidardaki Kongre Partisi’ni etkilemek ve onu ABD politik eksenine çekmek için yapılan üst düzey ziyaretlerdir. Ancak ne var ki Amerika, bölgede Amerikan politikası kapsamında yürümesi ya da politikasının uygulanmasında etkin bir ortak olarak yanında yer alması için Hindistan’ı kendi eksenine çekemedi. Çünkü o dönemde iktidarda olan Kongre Partisi, sadık İngiliz ajanıdır. ABD politikasına yönelttiği eleştiri ve 2005 seçimlerinde Parti’nin seçim bildirgesi bunu gösterir. Bildirge de “Hindistan gibi büyük bir ülkenin Amerika Birleşik Devletleri’ne bağımlı ilişki seviyesine düşmesi üzücüdür. Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, Hindistan’ın sadakatini garanti görüyor. Bu, BJP hükümetinin Hindistan’ın kendi hayati dış politikasını ve ulusal güvenlik çıkarlarını dikkate almadan ABD’nin politika önceliklerine göre hareket etmesine yol açmıştır.” denildi.

Dolayısıyla Amerika, Çin’e yönelik politikasının uygulanmasında Kongre Partisi’ni ikna etmede başarılı olamadı. Buna ek olarak ABD, Hindistan Ordusu komutanlığının zihinlerinden Pakistan’ı uzaklaştırıp, Çin’e konsantre olmalarını sağlayamadı. Hindistan Ordusu, iç istikrar, Keşmir ve Pakistan sınırına odaklanmaktadır. Zira Pakistan sınırı boyunca konuşlandırılan üç Tugay yanı sıra neredeyse dokuz Hindistan Ordusu’nun yedisi bu bölgede konuşlandırılmıştır. Ayrıca ana üslerinden % 80’i Pakistan’a yöneliktir.

Mayıs 2014 seçimlerini Janata Partisi kazandı. Ki bu parti doksanlı yıllarda Vajpayee zamanından beri sürekli ABD yanlısıdır. Amerika yanlısı partinin seçimleri kazanması ile Amerika’ya, Çin’in karşısına Hindistan’ı koymak için başka bir fırsat doğmuş oldu. Çünkü Hindistan’ı Çin ile karşı karşıya getirmenin önünde duran en büyük engel, iktidardaki Kongre Partisi idi. İşte şimdi bu engel ortadan kalkmıştır. Hindistan Ordusu’nu, Pakistan sınırı yerine Çin sınırına yığması için Amerikan yanlısı Janata Partisini ikna etmek, Amerika için çok daha kolaydır. ABD, Pakistan ordusunun Kuzey bölgelerine konuşlandırılması, Hindistan sınırındaki donanım ve teçhizatın azaltılması konusunda Janata Partisi’ne güvence verirse, işler daha da kolaylaşır. Pakistan’ın siyasi ve askeri liderliğinin Amerikan isteklerine boyun eğeceği göz önüne alındığında bu hiç de zor değildir. Bilindiği üzere Pakistan kara birlikleri, düzenli 13 ordudan oluşmaktadır. Bunların dokuzu Hint sınırı yakınlarında konuşlandırılmıştır. Müşerref ve Keyâni’den itibaren Kuzey bölgesine ve Svat vadisine yapılan askeri operasyonlar, Hindistan sınırında konuşlandırılmış bazı birliklerin başka bölgelere kaydırılmasına neden olmuştur.

Ocak 2013 yılında Orgeneral Keyâni, ülkenin stratejik konseptini açıkladı. Askeri konsept değiştirildi. Hindistan tehdit olmaktan çıkarıldı. İç tehdit, ülke güvenliği için en büyük tehdit olarak belirlendi. Böylece Pakistan, ilgi odağını Hindistan sınırından Afganistan’ın karşısındaki Kuzey Pakistan bölgelerine kaydırdı. Ama Hindistan, Pakistan tarafından atılan bu adıma aynısı ile karşılık vermedi. Aksine hâlâ Pakistan’ı büyük bir tehdit olarak görmektedir. Askeri birliklerini tamamen Pakistan sınırından geri çekmekte pek istekli gözükmüyor.

Genel olarak şimdi Hindistan ve Pakistan rejimi, Amerikan politikasını uyguluyor. Amerika, Pakistan’ı Afganistan ve Kuzey bölgeleri ile oyalamaya devam edecektir. Dolayısıyla Pakistan sınırında Hindistan’ın büyük askeri yığınağına hiç bir gerekçe kalmayacaktır. Bu da, Hindistan’ın Çin üzerine odaklanmasına olanak sağlayacaktır. Bu amaç için ABD, güvenlik anlaşmaları aracılığıyla Hindistan’ı askeri teçhizat ile donatacaktır. Şimdi iktidarda BJP var. Bu parti uzun süredir bu kıtanın jandarması olmak istiyor. Bu yolda yürümeye de devam edecek. Hindistan şirketlerine yatırım ve Hindistan ekonomisine yardımcı olmak için teknoloji transferi gibi Amerika’nın Hindistan’a ekonomik fırsatlar sunması bekleniyor. Bharatiya Janata Partisinin [BJP] Güney Çin Denizi’nde enerji arayışı bahanesiyle askeri varlığını genişletmesi olasıdır.

Amerika, Çin’i çevrelemek, kontrol altında tutarak faaliyetini nötralize etmek ve Hindistan’ı Çin’in güçlü rakibi olarak palazlandırmak için stratejik işbirliğinin güçlendirilmesine önem veriyor. Janata Partisi, tek başına iktidar olabilecek mutlak çoğunluğu elde ederek seçimleri kazandı. Bu durum, özellikle de aşağıdaki alanlarda Hindistan’ı Çin’e doğru yönlendirmek için Amerika’nın işini iyice kolaylaştırıyor:

A- Tibet bölgesinin bağımsızlığını ve Ladakh bölgesi sınırı üzerinde Çin ile Hindistan arasında devam eden anlaşmazlığı körüklemek.

B- Çin Denizi’nden geçen ve uluslararası ticaretin %50’ni oluşturan ticaret yollarının güvenliğini sağlamak.

Tüm bunlar, çözülmesi için Çin’i meşgul eden sorunlardır. Sonra Amerika, Çin’e karşı hazırlanan Amerikan politikasına uygun olarak Çin’i çevre bölgeler ile kuşatma altına alacaktır. Amerika, Çin’e karşı Modi’yi kışkırtmada başarı sağlamış gibi görünüyor. Modi, eski ordu komutanı F.K. Singh’i önceki hükümet döneminde zayıfladığını düşündüğü ulusal güvenliği reform etmek ve Çin ile başa çıkmak için Kuzey Doğu Federal bölgesi bakanı olarak atadı. Yeni görevini devraldıktan hemen sonra Singh, Perşembe günü gazetecilere yaptığı açıklamada “Kuzey Doğu’nun kalkınması ilk önceliğim olacak.” dedi Singh’in, Kuzey Doğu Çin sınırına konuşlandırmak üzere 80.000 askerden oluşan bir güç oluşturma yönündeki Hindistan planını tekrar ele alması bekleniyor.

Amerika, Pakistan-Hindistan sınırının güvenliğini sağladıktan sonra Hindistan’ı Çin’e doğru yönlendirme planının uygulanmasında devam ediyor. Amerika, Pakistan liderliğinden, Keşmirli aileleri kurtarmak ve özgürlüğe kavuşturmak yerine Müslüman kardeşleri ile savaşması için Pakistan ordusunu Afganistan sınırı ve Kuzey bölgelerine yönlendirmesini isteyecektir. Oysa Müslümanların ülkesi üzerinde Allah’ın düşmanlarının egemen olmasını haramdır.

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.” [Nisa 141]

Amerika’nın işlediği suçlar, kurduğu komplolar ve yaptığı ihlaller, tüm devletlerin ve sömürgecilerin işlediği cürüm ve zulümleri geçti. Sömürgecilik çıkarı uğrunda işlemeyeceği suç ve kurmayacağı komplo yoktur. İşte bakın Çin’e karşı açıktan entrika kurarken, Hindistan’a karşı gizlice komplo kuruyor. Hindistan’a, karada ve denizde Çin’in karşısında durmanın Hindistan çıkarına olacağını söylüyor. Hindistan’ı yardımlar ve stratejik anlaşmalar ile baştan çıkarıyor. Ama tüm bunlar, sonunda Hindistan’a zarar getirecektir. Çin, hem fiziksel hem de entelektüel olarak ondan çok daha güçlüdür. Bununla beraber Çin ve Hindistan, hiç kimsenin bir araya getiremeyeceği iki devlettir. Onun için bu iki devletin, birbirini yemesi o kadar da tuhaf değildir. Tuhaf olan ise Pakistan ve Afganistan rejiminin, Amerikan politikasını uygulamaları ve Pakistan ile Afganistan Müslümanlarının birbirlerini boğazlamalıdır. Daha tuhaf olanı ise, bu halde bile bu iki zalim rejim, hâlâ insanlara musallat olmaktadır. İslam’a sarılmak, onu hakem kılmak ve bu sistemleri ortadan kaldırmak, Allah’ın İslam ile onurlandırdığı bu ümmete farzdır. Yeniden Raşidi Hilafet Devleti kurulacak, Amerika ve onun komploları yerin dibine geçirilecek, Afganistan, Pakistan ve tüm Müslüman ülkeler, tekrar kardeş olarak Allah’ın kulları olacaktır.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-5]

Hizb ut tahrir medya ofisi

Ayrıca...

Soru-Cevap: Petrol Krizi Ve Yansımaları

Haberler, petrol fiyatlarında özellikle Teksas petrolünde ani bir düşüş yaşandığını bildirdi. Neredeyse eksi 30’a kadar …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir