Home / News / YAZARLAR / Necati Erdem / İSLÂMOFOBİ
islam devleti default

İSLÂMOFOBİ

Bu kelime 1991 yılında sıkça kullanılmış olup 11 Eylül saldırılarıyla gündeme getirilmiştir. Bugün İslamofobi dendiğinde hem İslam dinini tanımaktan ve öğrenmekten kaynaklanan bir korku, hem de bu korkuya dayanarak Müslümanlara karşı ayrımcılık ve düşmanlık yapılmasının meşru görülmesi anlaşılmaktadır.

 

Tarihi kökleri taa islam dinin gelişinden itibaren başlamış günümüze kadar devam edegelmiştir. O gün bu kelimeyi telaffuz etmeselerde ameliyeleri aynıdır. Daha çok kominizmin yıkılmasından sonra bu mücadele daha çok ivme kazanmıştır. Haçlı seferlerine asker devşirmek isteyen kilise mensuplarının yaptığı propagandalar ile fikir zemini Hristiyanlıka karşı tehditler ve tehlikeler üzerinde oluşturulmuş olan “İslamofobi”, Müslümanlar ile Hrıstiyanlar arasındaki ilişkilerin, tanışıklığın yaygınlık kazanması ile yüzyıllar içerisinde azalmış iken yaklaşık günümüzde yeniden popülarite kazanmıştır. Bu popülaritesinde Huntington’un ünlü “Medeniyetler Çatışması” makalesinde İslam’ı Batı için bir potansiyel düşmanlık odağı olarak lanse etmesinin önemli bir etkisi olmuştur. Özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde New York‘taki İkiz Kuleler saldırılarından sonra Batı dünyasında daha önceki yabancı düşmanı ırkçı eğilimlerden kaynaklanan yeni bir durumdur İslamofobi.

  • İslamofobi var. Bunun örnekleri en yakın zamanda İsveç’teki camilere yapılan saldırılar. Daha önce başörtüsü sorunu olarak Belçika’da yaşanan durum. Üniversitelerde İslam karşıtı konuşmalar… Basında İslam karşıtı çıkan haber ve makaleler. Politikacıların açıklamaları. Eski NATO genelsekreteri WilliamGlase İslam karşıtı açıklamaları…
  • İslamofobi altında radikalleşme var. Batı İslam’a ve Müslümanlara karşı düşmanlık için aşırı uçlar üretiyor. Daha önceleri Avrupa’nın bir gerçeği olan milliyetçilik günümüzde İslamofobi ile karşılığını bulmaya başladı. Yukarıdan aşağıya doğru gelen kasıtlı bir çatışma oluşturulmaya çalışılıyor.
  • İslamofobi var… Bunlar iki kültürlü yaşamı kabullenmiş değiller. İşçilik hayatından yerleşik hayata geçildiğinde Müslümanlar ve Müslümanların inançları ile alakalı kültürel konum ortaya çıktı. İslam kültürünü her zaman dışlayan batı iki kültürü bir arada yaşatma gücüne sahip değildir. Onun için Müslüman kimliğini kabullenmek istemiyor.
  • -Burada doğrudan bir dayatma var. Demokrasiyi üstün görüp İslam’ı aşağılama her alanda kendini gösteriyor. Bunlar hem entegrasyon hem de asimile olmamızı istiyorlar. Onun için İslam ve Müslümanlar konuşulduğunda zihinlerinde oluşturdukları düşmanca tavırlarını alenen sergiliyorlar.
  • -Müslümanlar İslami kimlikle var olmalı ve bu şekilde ayakta durabilme gücüne sahip olmalıdır.
  • -İmamlar, işçiler, imamlar kendilerini açıkça baskı altında görmeye başladığı için İslam’dan konuşmaya korkuyorlar. Heran radikaliz, terörizmle suçlanmakla karşı karşıyasınız.
  • Oysa İslam Hilafet Devleti varken zımmiler hiçbir zaman zarar görmedi. Onlar dinlerinden dönmeleri için zorlanmadı.
  • Ekonomik kriz ve suç oranlarının artması Müslümanların burada olmalarından kaynaklanmıyor. Aksine uyguladıkları politikalardan kaynaklanıyor. Krizler kapitalizmin bir gerçeğidir. Müslümanlar batıya göç etmeden önce krizler vardı şimdi de var.
  • Suç oranlarının artması yine demokrasinin kendisinden kaynaklanıyor. Hürriyetler adı altında her türlü suça teşvik var. Hırsızlık resmen yapıldığı gibi gayrı resmide yapılıyor. En büyük yolsuzlukların batıda daha yaygın olduğunu herkes biliyor. Buralarda bu hayatın şartlarına uymayan Müslümanlara hayat hakkı olmadığını, bu ortama ayak uydurmak gerektiğini söyleyip duruyorlar.

“Biz kâfirlerin kalplerine korku salacağız. Çünkü onlar kendilerine hiçbir güç verilmemiş olan nesneleri Allah`a ortak koşmuşlardır. Onların gidecekleri yer Cehennem’dir. Zalimlerin varacağı yer ne fenadır!” (Ali İmran 151)

Sizler korkunuzdan geberin. Bilinizki “İSTİKBAL İSLAMINDIR”

“Rasulunü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Öyle ki; müşrikler hoşlanmasalar da onu (hak din olan İslâm’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır.” (Tevbe 33)

O halde, Ey Kardeşlerim! İslâm’ın yeryüzünde yeniden hâkim olacağına, hilâfetin kurulacağına ve Raşit Halifeler döneminde olduğu gibi nübüvvet yolu ve metodu üzerinde olacağına yani Raşit Hilâfet olacağına, bu hilâfetin sınırlarının genişleyeceğine, fetihlerin artacağına, ümmetin çekmiş olduğu ıstırapların son bulacağına kısacası; Allah’ın vadettiği yardımın ve zaferin geleceğine, yarının İslâm’ın olduğu müjdesinin gerçekleşeceğine sağlam bir güven içinde olalım.

“Rabbimiz, üzerimize bol bol sabır dök, ayaklarımıza kuvvet ver ve bizi kafirler topluluğu üzerine muzaffer kıl.” (Bakara 250)

Necati ERDEM

Ayrıca...

asil-sosyal-mesafa

Asıl Sosyal Mesafe Kapitalizme Konmalı ki İnsanlara Zehri Bulaşmasın!!

Günümüzde insanoğlunun yaşadığı en büyük olumsuzluk çeşitli boyutlarda meydana gelen fitne-fesat, adaletsizlik, haklının haksız sayıldığı, …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir