Home / News / HİZB-UT TAHRİR / HİZB-UT TAHRİR / Mükerrer Katliamlar ve Enkaza Dönmüş Hastaneler Arasında Halep, Ellerini Semaya Kaldırıp Allahım Kurtuluş İçin Müslüman Orduları Seferber Et ve Lanetini Hain ve İşbirlikçi Ajan Yöneticiler Üzerine Yağdır Diye Allah’a Dua Ediyor

Mükerrer Katliamlar ve Enkaza Dönmüş Hastaneler Arasında Halep, Ellerini Semaya Kaldırıp Allahım Kurtuluş İçin Müslüman Orduları Seferber Et ve Lanetini Hain ve İşbirlikçi Ajan Yöneticiler Üzerine Yağdır Diye Allah’a Dua Ediyor

Mükerrer Katliamlar ve Enkaza Dönmüş Hastaneler Arasında Halep, Ellerini Semaya Kaldırıp Allahım Kurtuluş İçin Müslüman Orduları Seferber Et ve Lanetini Hain ve İşbirlikçi Ajan Yöneticiler Üzerine Yağdır Diye Allah’a Dua Ediyor

Salı sabahı erken saatlerde Rus ve Suriye rejimine ait savaş uçakları, Halepin semtlerini yeniden bombaladılar. Bombardımanlardan birinin Sahur semtindeki sahra hastanesini hedef alması sonucu, iki tıbbı personel dâhil yedi kişi hayatını kaybetti…[04.10.2016 el-Cezire]Pazartesi günü hava saldırılarının kuşatma altında bulunan Halepin doğu semtlerindeki en büyük hastaneyi hedef alması sonrasında hastane kullanılamaz hale geldi ve en az iki bakım işçisi yaşamını yitirdi…[03.10.2016 France 24]

Halep, Rus ve Suriye güçlerinin envai çeşit acımasız bombardımanına maruz kalıyor. Daha önce denenmemiş bazı bombaları, sesi sadece patlama anında duyulan füzeler gibi, Ruslar ilk kez Suriye’de deniyor… Mükerrer katliamlar, sakinlerinin tepesini yıkılan evler, moloz haline gelen hastane ve camiler… Tüm bu trajedi, yerel, bölgesel ve küresel olsun tüm dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor… Amerika ile Rusya çatışıyor ve gerilim yaşıyor diye insanların kandırıldığı bir ortamda oluyor… Oysa Rusya’nın Suriye’ye müdahalesinin Amerika’nın onay ve talimatıyla olduğunu bilmeyen mi var. 29 Eylül 2015 tarihinde Washington’da Obama-Putin görüşmesinin hemen ertesi günü, 30 Eylül 2015 sabahı Ruslar Suriye’yi bombalamaya başladılar… Amerika’nın muhalifleri, Rusya’nın da rejimi desteklediğine dair ABD muhalifleri kandırıyor! Amerikalı yetkililerce yapılan pek çok açıklamalarda, Suriye’nin geleceğinde Beşşar’a yer olmadığı vurgulandı. Ancak bugün Amerika’nın madrabazlığını dünya âleme ifşa eden Halep’in ardından ABD’li yetkililer, muhaliflerden Beşşar’ın varlığını sineye çekmelerini istiyor! Muhaliflere düşüncelerini söyleyen Kerry, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile seçimlere katılmalarını ve seçimlerin Suriyeliler için en iyi siyasi çözüm umudu olduğunu ifade etti…[01.10.2016 Russia Today]Toplantı sırasında ABD Dışişleri Bakanı, ABD yönetiminden duymaya alışık olduğumuz Esed gitmeli çağrısının aksine muhaliflere Esedle birlikte seçimlere katılmalarını önerdi…[01.10.2016 el-Cezire] Gerçekten Suriye krizi, müminlere kumpas kuran sömürgeci kâfirlerin, ajanların ve münafıkların maskesini düşürdü.

وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّا أَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَHâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.[Bakara 9] Madrabazlıkta Amerika iki cihetten hareket ediyor: Siyasi çözüm görüşmelerini kendi yürütürken askeri operasyonlar da uluslararası koalisyonun hava saldırılarını kullanıyor… Muhaliflere saldırıyı da Rusya, İran, İran yandaşları ve kuklalarına havale ediyor. Hâlbuki siyasi uyanıklığa sahip olanlar, zorba Hafız ve Beşşar döneminden beri Suriye rejiminde etkin tek gücün Amerika olduğunu çok iyi bilirler…

Neredeyse yarım asır önce baba ve oğul yönetimindeki tiran rejimi kuran Amerika, gerek kendi gerekse Yahudilerin çıkarlarını güvence altına almak için totaliter rejimi büyütüp besledi, koruyup kolladı. Amerika’ya ajanlıktan dolayı Golan Tepeleri kaybedildi. Bu cephe yatıştığı için Yahudi varlığı güven ve emniyet içinde bir yaşam sürdü… Sonra baba Hafız Esed geberdi ve ardından zalim oğlu iktidara geldi. Onu iktidara getiren babasının cenazesine katılan ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’tır. Albright, ölen Hafız Esed ile ilgili dün düzenlenen taziyelerin kabulü sırasında Beşşar Esed ile bir görüşme yaptı. Suriye televizyonu, görüşme sonrasında Beşşar ile Albrightın Cumhurbaşkanlığı Sarayındaki yan odadan çıkarken görüntülerini yayınladı. İlk görüşme, Albright ile Beşşar arasında oldu… Görüşme sonrasında ABD Dışişleri Bakanı, Ortadoğu Barış süreci ile ilgili cesaret verici bir işaret aldık…açıklamasında bulundu.[14.06.2000 albayan.ae] Böylece Beşşar, Amerika ve Yahudi çıkarlarını koruma konusunda ölen babasının yolundan gitti. Azgınlaştıkça azgınlaştı. Zorbalık ve belası insanlar üzerine yağmur gibi yağdı. Bunun üzerine insanlar, dünyalık haklarını talep etmek için sokaklara döküldüler. Ancak Beşşar, erkeklerden önce çocuk, yaşlı ve kadınları bastırdı. Dize getirmek için ölüm, yıkım ve iğrenç katliamlar yaparak insanlara olmadık baskılar uyguladı. Çaresiz kalınca Amerika, İran, İran partisi ve milisleriyle onun imdadına yetişti. Bunlar da yetersiz kalınca, bu sefer Rusya ile imdada koştu. Böylelikle Rusya da çok acımasızca çatışma saflarına katılmış oldu. Karada askerleri, havada bombardıman uçakları, denizde filoları özgürce Suriye’de dolaşıyordu. Tüm bunlara rağmen farklı kanatlardaymış gibi bir hava oluşturan Amerika, kendisinin muhalifleri, Rusya’nın da rejimi desteklediği görüntüsünü verdi. Oysa Amerika ile Rus savaş uçakları, koordinasyon halinde Suriye hava sahasında uçuyorlar. Uyum ve insicam içinde karaya bomba yağdırıyorlar.

هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَOnlar düşmandır, onlardan çekin; Allah canlarını alsın, nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar.[Münafikün 4]

Sonra önceden hazırlanan ancak rejimin Halep kuşatmasından sonra açıklanan 12 Eylül 2016 günü ateşkes mutabakatı oldu… Devrimciler, 2016 Ağustos ayının başlarında, rejimin 26 Temmuz 2016 günü başlattığı Halep kuşatmasını yarmayı başarmışlardı. Amerika ise ateşkes ve mevcut Halep kuşatmasının öylece kalmasını istiyordu. Bu nedenle Amerika, Rusya, İran ve milisler yoluyla hava saldırılarını yoğunlaştırdı, ek asker gönderdi. Buna ek olarak Türkiye de, Türkiye yanlısı grupları Halep cephesinden Cerablus cephesine kaydırdı. Böylece Halep cephesi zayıfladı… Tüm bunların yeniden rejimin, 04 Eylül 2016 günkü Halep kuşatmasına katkısı olmuştur. “Böylelikle Suriye rejimi güçleri, muhaliflerin kontrolü altındaki Halep semtlerini tamamen yeniden kuşatma altına aldılar. Cephedeki son durum, geçtiğimiz ayın 6sından önceki duruma yeniden geri döndü…[04.09. 2016 el-Arab el-Cedid]

Amerika ve Rusya, Şam halkının dize geleceğini ve ateşkesin kamuoyuna açıklanan şartları yanı sıra zorba Beşşar rejimiyle yönetim paylaşımı konusundaki gizli şartlarını da kabul edeceklerini sandılar. Şam halkını dize getiremeyip onların direnişini de kıramayınca, daha vahşi ve barbarca adımlar attılar. Daha önce Amerika, muhalifleri kandırmak için Rus vahşetini biraz frenliyordu. Ancak şimdi Amerika, 2017 Ocak ayının sonunda görevi bırakmadan önce tarihe geçmek isteyen Obama’dan ötürü biraz acele ediyor. Bu yüzden katliamlarını artırması için meydanı Rusya’ya bıraktı. Daha önce muhaliflere gösterdiği en ufak sempatiden bile uzak durdu. Rusya ile Amerika arasında sanal gerginlik yaratıldı, ama ne yazık ki tutmadı, ifşa oldu! 19 Eylül 2016 günü ateşkesin sona erdiği ve Rusya ile Suriye kapsamındaki ikili görüşmelerin askıya alındığı açıklandıktan sonra “Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest günlük basın toplantısında Herkesin Rusyaya yönelik sabrı sona erdi… Artık ABD, Rusya ile Suriye konusunda ikili görüşmeler yürütemezdedi ve devamla “Suriyede gelinen noktanın da üzücü olduğunu kaydetti…[03.10.2016 Middle East online] Karşılıklı söz dalaşında bulunan ve ateşkesin sona ermesiyle ilgili birbirlerini suçlayan Ruslar ve Amerikalılar, işbirliği yapmaktan da geri durmuyorlar. Kirby, Rus ve Amerikan ordularının, Suriye üzerindeki hava operasyonları konusundaki iletişim kanallarını açık tutacağını belirtti…[03.10.2016 Middle East online]Daha önce olduğu gibi biz, Rus ve Suriye savaş uçaklarının belli bölgelerde kalmaları dahil ülke genelinde hasmane faaliyetlerin durdurulması için çalışmaya devam edeceğizdiye de ekledi.[04.10.2016 AFP] Üstelik samimi bir havada konuşan Kerry ve Lavrov da birbirlerini ziyaretten geri kalmıyor. Söz alan Lavrov, Biz Suriye konusunda varılan mutabakatın önündeki engelleri kaldırmak için çalışıyoruzdedi ve Günlük mevkidaşım ile iletişim halindeyiz, geçtiğimiz Cumartesi günü bir günde üç telefon konuşması yaptık.şeklinde konuştu…” [03.10.2016 Russia Today] Görüldüğü gibi Amerika ve Rusya rol yapıyor ve Amerika tarafından yönetilen çatışmanın seyrine uygun olarak yükümlülükleri yerine getiriyorlar. Bu nedenle Suriye halkını ABD’nin Beşşar ile müzakere planına boyun eğdirmek, Beşşar idaresinde ortak bir yönetim kurmak için halka yönelik kanlı hava saldırıları giderek şiddetleniyor…

Suriye’ye karşı topyekûn bir savaş yürütülmektedir. Mükerrer katliamlar, hastane ve yıkılan evler, sayısızca şehit ve yaralılar, Suriye’nin birçok bölgesinde her tarafa yayılan ölüm kokuları. Bugün Halep’te yanık et kokusu geliyor. Hem de bunlar komşu ve diğer Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin gözleri önünde oluyor… Ordular kışlalarda yatıyor. Hafif kıpırdayan ordularsa, Allah’tan, Rasûl’ünden ve müminlerden utanmayan hain ajan yöneticileri savunuyor… Bazı ordular da dikkat dağıtmak, savaşçıların dikkatini üst cephelerden daha alt cephelere çekmek için mobilize ediyor. Tıpkı Halep’te çatışmanın ağırlaştığı bir zamanda Türk ordusunu kışlasından çıkarıp Kuzey Suriye’ye sokan Türk hükümeti gibi. Türk hükümetinin, bazı grupları Halep cephesinden Cerablus cephesine kaydırmak için Türk ordusunu Kuzey Suriye’ye sokmasının ardından Suriye yönetimi, 04 Eylül 2016 günü Halep’i yeniden kuşatma altına aldı… Ve halen de Türk ordusu, Halep cephesini zayıflatmak için sınıra yakın Kuzey Suriye’de dolaşıyor. Şüphesiz Türk hükümeti, Halep düşerse, Kuzey Suriye’nin de düşeceğini, Halep direnirse, Kuzey Suriye’nin da direneceğini biliyor, tabii aklı varsa. Ancak Türk yönetimi, Suriye halkına baskı yapıp onları rejimle yönetim paylaşımına boyun eğdirmek, onca akıtılan kan ve ihlal edilen kutsallardan sonra onları rejimin kanatları altına sokmak için Amerikan planına göre hareket ediyor…

Suriye rejimini zorbalık ve hainlikle suçlayan ve ikinci Hama’ya asla izin vermeyeceğini avazı çıktığı kadar dünyaya ilan eden Türk hükümetinin işte hali bu. Fakat üçüncü, dördüncü Hama’da oldu… Türkiye’nin Halep ile derin bir bağı vardı. Kırmızı çizgi olarak kabul edilen Süleyman Şah Türbesi oradaydı. Savaş tamtamları çalan Türkiye, yurt dışındaki tek Türk toprağı olan ve 8 yüzyıldan fazladır orada bulunan Süleyman Şah Türbesine yönelik saldırının karşılıksız bırakılmayacağını belirtti… Sabah gazetesi kırmızı çizgi olan Süleyman Şah Türbesi hakkında hükümetin en hassas davranacağı konuların başında geliyor.dedi. [08.10.2012 el-Arabiya] Ama sonra geri vitese takan Türk hükümeti, Halep’i savunmak gibi pozisyonla karşı karşıya kalmamak için türbeyi Halep’in Karakozak bölgesindeki yerinden taşıdı. Ankara, Suriye topraklarına istihbaratı andıran bir askeri operasyon ile Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazinin dedesi olan Süleyman Şahın naaşını sorunsuz ve başarılı bir şekilde taşımıştır… Halep kırsalında bulunan Karakozak mevkiindeki naaş, Şanlı Urfa ilindeki bir askeri kışlada geçici bir türbeye taşınmıştır. [24.02.2016]

Kuşkusuz Türk hükümeti, Türk silahlı kuvvetlerini Halep’in yardımına koşmak için değil, yeni bir cephe açmak, grupları o cepheyle oyalayıp Halep cephesini zayıflatmak için seferber etti. Hâlbuki Türk silahlı kuvvetleri, sayı ve silah açısından çok güçlüdür. Suriye krizini çözebilir, insanları Şam zorbasından ve katliamından kurtarabilir. Dar’ul İslam’ın kalbi Şam’a yeniden hayat verebilir. Politikacılar bunun bilincindedir. Eski İngiliz Dışişleri Bakanı Lord David Owen, Türkiye, Halep kuşatmasını kaldırmak için Kara ve Hava Kuvvetleriyle acil insani adımlar atarak şu anda Suriyede önemli bir denge faktörü yaratabilir. Sadece Türkiye, sivilleri kurtarmak için kara harekâtı yapabilecek askeri ve siyasi pozisyonda…diye konuştu. [03.10. 2016 elwatannews] Ama Amerika’ya sadık Türk hükümeti, Şam halkına destek olmak için değil, onları rejime kolay lokma yapıp Amerikan çözümünü uygulamak ve Suriye’de Amerikan kontrolünde laik bir devlet kurmak için Kuzey Suriye topraklarına girdi.

Keza ordusunu kışlasına hapseden Ürdün rejimi de Deraa ve civarının her türlü kitle imha silahları ile bombalandığını gördüğü, duyduğu ve gözetlediği halde orduyu sadece rejimi korumak için seferber etmektedir. Rejimi koruma güdüsünden hareketle bir grup asker Suriye sınırına kaydırıldı. Tabii ki insanlara yardım etmek, onları rejimin zulmünden kurtarmak için değil, Suriye sınırındaki Rukban bölgesinde sıkışıp kalan mazlum Suriyelilerin Ürdün’e sığınmasını önlemek için. Rukban, gayri resmi Suriyeli mülteciler kampıdır. Ürdün sınırına yakın Suriye toprakları içinde yer alır. Kampta, Ürdün’e sığınmak umuduyla gelen, ancak göçmenler arasında terörist unsurlar olduğu korkusuyla Ürdün rejimi tarafından ilticaları reddedilen on binlerce göçmen aile yaşıyor… Kapalı askeri bölge ilan edildikten sonra Rukban bölgesinde sıkışıp kalan mültecilerin durumu iyice kötüleşmiştir… [04.10.2016 24.ae]

Komşu ülkeler, sömürgeci kâfirlerin talimatları doğrultusunda hareket ediyorlar. Şam halkının yardımına koşmak yerine entrika kuruyorlar. Zalim ile mazlum arasında tarafsız kalmak bile istemiyorlar! İşte Ürdün rejimi ve Türk hükümetinin durumu bu. Diğer komşu ülkelere gelince, Irak ve Lübnan, İran devrim muhafızları, İran partisi, milisler, Şii yandaş ve takipçiler için birer geçiş koridorudur. Bu ülkeler, zalime yardım etmek, katliamları körüklemek ve körelmesini önlemek amacıyla Suriye’ye müdahil oluyorlar… Diğer civar ülkeler de entrikacıdır, hiçbir faydaları yoktur. Suudi rejimi, Amerika’yı memnun etmek için Yemen’e girdi. Ürdün üzerinden Suriye halkına yardım etmek yerine Suudi ordusunu Yemen’le oyaladı. Aslında bu hiç de şaşırtıcı değildir, çünkü Suudi ve diğer Amerikan ajanı rejimler, aynı yolun yolcusudur. Şüphesiz komşu ülkeler, daha doğrusu bazı komşu ülkeler, Allah ve Rasûlü’ne inansalardı, Suriye halkını Şam zorbasından kurtarırlardı. Bunun için beş yıla gerek yok, beş ay yeter ve artar bile. Ama böyle yapmadılar… Diğer ülkeler de, Amerika, Rusya ve İran ile olan ilişkilerini kesselerdi, Şam halkına karşı düşmanlığın durdurulmasına katkıda bulunabilirlerdi. Ve sömürgeci kâfir ülkeler de bazı hesaplar yaparlardı. Ama bunlar da böyle yapmadılar…

Arap Birliği’ne gelince, Halep konusunu görüşmek üzere acil toplantı yapıyor. Halep’in kurtuluşu için seferberlik ilan etmek yerine uluslararası topluma müdahale çağrısında bulunuyor: Arap Birliği ülkeleri, Halepin doğu kesiminde son iki haftadır düzenlenen saldırıların dayanılamaz boyutlara ulaştığını vurgulayarak, son olayların ardından başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplumun ve Arap ülkelerinin acilen bu gidişatın önüne geçmesi gerektiğini ifade ettiler… Arap Birliği Genel Sekreteri Sözcüsü Mahmud Afifi, yaptığı yazılı açıklamada, Halepteki katliamın önüne geçilmesi için uluslararası toplumun derhal harekete geçmesi gerektiğinivurguladı.” [02.10.2016 Skynews Arapça] Uluslararası topluma kan gölünün önüne geçilmesi çağrısında bulunan Arap Birliği, üye ülkeleri Halep’in kurtuluşu için orduları seferber etmeye çağırmıyor. Arap Birliği, acilen bu gidişatın önüne geçilmesi gerektiğinivurguladı! Doğru, Utanmıyorsan dilediğini yap”.

İslam İşbirliği Teşkilatına gelince, öyle görünüyor ki pek acelesi yok. Üye ülkeleri önümüzdeki Pazar günü olağanüstü toplantıya çağırdı! Sanki bu trajik durumu görüşme ihtiyacı varmış gibi, Halep’teki insanlık durumunun görüşülmesi gerektiğini vurguladı. İslam İşbirliği Teşkilatı, üye ülkeleri Suriyenin Halep şehrinde giderek kötüleşen insanlık trajedisini görüşmek üzere önümüzdeki Pazar günü Ciddedeki Genel Sekreterlik merkez binasında temsilci düzeyinde yönetim kurulu olağanüstü toplantısına katılmaya çağırdı…[19.2.2016 Kudüs Press]

İşte Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin durumu bu. İhanet ve ajanlıkları da bu. Utangaçlık duygularını bile kaybetmişler! Bilindiği gibi bir kişi, önce fikri olarak çöker. Sonra duygusal çöküş yaşar. Duygularını yani utangaçlığını yitirirse de biter. Sadece değeri ve kıymeti olmayan bir et parçası olarak kalır. İşte bu yöneticilerin durumu böyle.

لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَا أُولَئِكَ كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَOnların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.[Araf 179] Bu ümmetin geriye sadece ordular içinden bir grup samimi askerleri kaldı. Bu samimi askerlerde İslami fikirler ve İslam’ın zirvesi sayılan cihat anlayışı capcanlıdır. Bunlar, Kaviyy ve Aziz olan Allah’a sadıktır, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i de tasdik ederler. Onlarda İslami duygular da dipdiridir. Akıtılan kanlar, ihlal edilen kutsallar, minaresi bombalanan, minberi yıkılan, taşları sökülen camiler, enkaz olmuş hastaneler, sakinleri üzerine yıkılan evler karşısında damarlarındaki kanlar fokur fokur kaynıyor… Bünyelerindeki İslami duygular ve İslami fikirler coşunca, elbette içlerinden Sad, Üseyd, Esad, Halid, Ukbe, Tarik, Mutasım, Selahaddin, Kanuni Sultan Süleyman, Abdülhamid gibi nice İslam kahramanlarıçıkacaktır… O gün seferberlik ilan edilecek, tekbirler getirilecek, sömürgeci kâfirler, ajanlar ve münafıklar, azgınlaşan ve ceberutlar karşısında İslam ordusunun muhteşem gücünü göreceklerdir. Onlara vereceği gözdağı ile arkalarında bulunan kimseleri de dağıtacaktır.

فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِمْ مَنْ خَلْفَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَEğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara vereceğin ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt.[Enfal 57] Bu ümmetin geriye sadece samimi ve sadık askerleri kaldı… Ey ordular, askerler, gruplar, güç ve kuvvet sahipleri! Halep size bakıyor, sizden yardım ve medet umuyor. Enkaz ve katliamlar arasından başını ve ellerini dua için Allah’a kaldırıp, Allah’tan kendisine yardım edecek ve eski izzetini yeniden kendisine kazandıracak askerlerle kendisini desteklemesini istiyor… Yine Halep başını ve ellerini semaya kaldırıp, Allahım lanetin ve gazabın Müslüman orduları bana yardımdan esirgeyen yöneticiler üzerine olsun diye Allah’a dua ediyor.

وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُEğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.[Enfal 72]

Ey Müslüman ülkelerin orduları! İş ciddi, şaka değil. Halep, yardım çığlıkları atıyor. Haydi, hemen savaşa çıkın, yere çakılıp kalmayın.

انْفِرُوا خِفَافًا وَثِقَالًا وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَGerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.[Tevbe 42] Sizin, yöneticilerimize itaat ettik demek gibi bir lüksünüz yok. Aziz ve Hâkim olan Allah Subhânehu ve Teâlâ bundan şu sözleriyle şiddetle sakındırmıştır:

يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَاYüzleri ateşte evirilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allaha itaat etseydik, Peygambere de itaat etseydik! Derler. Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.[Ahzab 66-67]

Ey ordular! Ey güç ve kuvvet sahipleri! Kuşkusuz Halep, dimdik ayakta kalacaktır. Allah’tan başka kimseye boyun eğmeyecektir. Siz ona yardım etmezseniz, Allah’ın izniyle sizden başka bir kavim ona yardım edecektir.

إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا وَيَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئًا وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌEğer savaşa çıkmazsanız, sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz Ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.[Tevbe 39]


Hizb-ut Tahrir

H. 4 Muharrem 1438
M.  Çarşamba, 05 Ekim 2016

www.hizb-ut-tahrir.info/tr

Ayrıca...

İstanbul’da Fetih Konferansı gerçekleştirildi

Kostantiniyye’nin Fethi’nin hicri yıldönümünde İstanbul Fatih’te “Fetih Ruhu ve Müslüman Gençlik” başlıklı büyük bir konferans …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir