Home / News / YAZARLAR / Tahir Şanlı / EVET, BU GÜN İSLAM ÜMMETİNİN EN BÜYÜK DERDİ HİLAFETTİR! / Tahir Şanlı
yazar

EVET, BU GÜN İSLAM ÜMMETİNİN EN BÜYÜK DERDİ HİLAFETTİR! / Tahir Şanlı

Ümmete sahip çıkmayan, onun değerlerini hiçe sayan, ümmetin derdini nereden bilsin?! 

Evet, yine yöneticilerden bahsediyoruz. Bu yöneticiler batıdaki yöneticiler değil, İslam ümmeti üzerine musallat olmuş batı müptelası yöneticiler.

Gün geçmiyor ki bu yöneticilerden İslam karşıtı bir söz duymayalım. Gün geçmiyor ki bu yöneticilerden İslam ve Müslüman karşıtı bir eylem, bir amel görmeyelim.

İşte onlardan bir yenisi daha… Suudi Arabistan’ın El-Arabiya kanalına konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Hilafetin geri getirilmesi gibi bir hayaliniz ya da isteğiniz var mı?” şeklinde yöneltilen soruya verdiği cevabı aynen buraya alıyorum:

HİLAFET: (Hilafetin geri getirilmesi gibi bir hayaliniz ya da isteğiniz var mı? sorusu üzerine) Artık dünya bir değişim-dönüşümün içerisinde. Bu değişim-dönüşüm içerisinde bizler zaten hangi sistemi getirmek istediğimizi, hangi şu anda nasıl bir dönüşümün olması gerektiğini bugüne kadar anlattık. Şu anda mesela Türkiye bir referanduma gidiyor. Bu, cumhurbaşkanlığı sistemi referandumu. Bu cumhurbaşkanlığı sistemi seçiminde, sorduğunuz sorudaki türden bir şey kesinlikle yer almıyor. Yani şu anda Türkiye’nin öyle bir hilafet derdi, bir hilafet meselesi ya da benzeri bir şey söz konusu değil.” (18.2.2017 www.ilkehaber.com/)

Bunu söyleyen Amerikan başbakanı Donald Trump, İngiltere başbakanı Theresa May, Almanya başbakanı Merkel… değil Türkiye Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan!..

Peki, Türkiye halkı Müslüman değil mi? Müslüman Türk halkı hilafetle ilgili hükümlerden muaf mı tutuldu? Hilafetle yönetilmek Müslüman Türk halkına farz değil mi? Hilafeti yeniden ikame etmek Müslüman Türk halkına farz değil mi? Hilafet Müslüman Türk halkının değil de başkalarının meselesi mi? Hiç bir ayırım yapmadan bu mesele elbette İslam ümmetinin köklü bir meselesidir. Müslüman Türk halkının bundan uzak kalması düşünülemez.

Amerikalılar, İngilizler, Almanlar, Ruslar ve diğerleri hilafet meselesini engellemek için çok yakından takip ettikleri ve var güçleri ile bu meselenin üstüne gittikleri aşikârdır. Onlar bekaları için bu işi yapıyorlar. Batı devletlerinin uykularını kaçıran bu mesele İslam beldelerindeki yöneticilerin de uykularını kaçırmaktadır.

Elbette bu sözler maksatsız, boşuna sarf edilmemiştir. Böylesi bir sorunun sorulması dahi bir gerçeğin yansımasıdır ki o da; Müslüman Türk halkı da dahil olmak üzere İslam ümmetinin hilafet diye bir meselesi vardır. Türkiye’de yaşayan Müslümanların hilafet meselesine kayıtsız kalması elbette beklenemez ve de düşünülemez.

Görülen o ki; Erdoğan bu demeci vermekle İslam ümmetinin Türkiye’den, Türk yöneticilerden beklediği; ümmete liderlik edecek, İslam alemini yeniden ayağa kaldıracak, İslam’ı yeniden uygulamaya koyacak, İslam davetini cihat yolu ile dünyaya yayacak, İslam beldelerindeki sömürgecilerin varlığına son verecek Hilafet devleti beklentisini boşa çıkartmak içindir. Ayrıca bir uydu devlet olarak efendilerine Hilafet ve onunla ilgili hiçbir hususla ilişiği olmadığını duyurmak içindir. Ki böylece İslam âlemi Türkiye’ye lider gözüyle bakarken veya bakmak istediğinde İslami olan bir gözle bakmasın. Yani Müslümanlar Türkiye yöneticilerinden Hilafet beklentisine kapılmasın. Varsa da böyle bir şey akıllarından çıkartsınlar ve böylece Hilafet için besledikleri umutları yok olup gitsin.

Hedefledikleri; eğer bir yol ayrımına gidilecekse İslam’la alakalı düşünceler terk edilsin ve laiklik benimsensin. Hatta bunu pekiştirmek için demecinde daha da ileri giderek -bağlılık noktasında- hangi ölçüleri kendisine yol edindiğinin altını çizmektedir.

Erdoğan’ın mülakatında laiklik  hakkındaki açıklamaları şöyle:

LAİKLİK: (Siz İslam ile laiklik kavramını güzel birleştirebiliyorsunuz. Bu konuda Arap dünyasına tavsiyeniz nedir? sorusu üzerine): Yani ben bu bağ kurmayı niye bu kadar İslam dünyası geciktirdi onu anlamakta zorlanıyorum. Biz partimizi kurduğumuz zaman laikliğin tanımını getirdik. Sayın Mursi, Mısır’da iş başındayken Mısır’a yaptığım ziyarette Kahire’deki Opera Binasında bir konferans verdim. Bu konferansta o akşam laikliği anlattım ve İslam’la ilişkisini anlattım. Peki, neydi bizim kurduğumuz partimizdeki laiklik tanımı? Bir defa kişiler laik olmaz, devlet laik olur. Laiklikte devlet, her inanç grubuna eşit mesafededir, her inanç grubunun inancını yaşamasını teminat altına alır. Bunun İslam’a ters olan bir yanı var mı? Yok. Ama bunu hala farklı yerlere çekenler var. Tabii farklı anlayışlar da var: Bir Kara Avrupa’sındaki laiklik anlayışı var, Anglosakson ülkelerdeki laiklik anlayışı var, bunların hepsi birbirinden farklı. Ama bizim şu andaki getirdiğimiz, ülkemizdeki kurucusu olduğum partime ait laiklik anlayışı tüm bunlardan daha da farklı.” (18.2.2017 www.ilkehaber.com/)

Laiklik, cumhurbaşkanlığı veya partili cumhurbaşkanlığı… Laik temeller üzerinde kalarak uygulamada değişikliğe gideceğini ifade ediyor. Bu da yönünü ne tarafa dönerse dönsün ister İngilizlere, ister Amerika’ya, ister Avrupa’ya, ister Rusya’ya uygulayacağı sistemde İslam’dan bir şeyler almayacağının güvencesidir. Bu bir yönüyle böyledir.

Diğer taraftan laikliğe yeni bir tanımdan bahsedilmektedir:

Biz partimizi kurduğumuz zaman laikliğin tanımını getirdik.” (www.ilkehaber.com/), Cumhurbaşkanlığı sistemi şahsımın projesidir. Diğer hizmetler gibi ülkemize yarar getireceğine inandığım için bu sistemin mücadelesini veriyorum. Belediye başkanlığından bu yana.” (www.evrensel.net)

Laikliği evirseniz de çevirseniz de onun tek bir tanımı var o da dinsizliktir. Bunu ister bireye mal edin isterseniz devlete mal edin bunun adı dini devletten, dini hayattan ayırmaktır. Yani ne birey ne de devlet hayatta herhangi bir amelini dine dayalı yapamaz. Bir Müslüman Türkiye’de vergi dairesine giderek ben zekâtımı ödemeye geldim diyemez. Çünkü Laik Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ters düşer. Ayrıca vergi dairesi zekât toplama kurumu değil. Bunun tam tersi laik olan bir şahıs veya devlet, içkiyi, fuhşu, faizi, kafirlerle dostluğu,… İslam adına uyguluyorum diyemez. Milli piyango dairesi bu sene talihli çıkmadı bu paraları camiye yardım olarak veriyoruz diyemez. Çünkü haram olan bir paranın hayrı olmaz ve de Müslümanlar onu kabul edemez. Nasıl ki zekâtı İslami olduğu için kabullenemiyorsan laikliği temel almış bir ameli, devlet yapılanmasını da İslam ve Müslümanlar kabullenemez.

İslam’da devlet dinsiz olamaz. Nitekim Allahu Teala şöyle buyuruyor:

وَاَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِـعْ اَهْوَٓاءَهُمْ

“Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma…” (Maide 49)

Bizzat devlet dini esaslar üzerine bina edilir. İslam kanunları ile yönetir. Yani İslam Şer’iatını uygular.

Bahsedilen bu tanımlar nereden alındı bilmiyoruz ama Kitap ve Sünnet’ten alınmadığı aşikâr. Eğer İslam kaynaklarından alındı gibi bir iddia var ise delillerini ortaya koyunuz. Ki zaten Kitaptan ve sünnetten aldığı da iddia edilmiyor. Deniyor ki; “Cumhurbaşkanlığı sistemi şahsımın projesidir.” Bahsedilen laiklik de, cumhurbaşkanlığı/başkanlık sistemi de zaten batı devletlerinde var olan uygulamalardır. Batıl bir hususta ileri gitmek hiçbir kimseye bir şey kazandırmaz. İslami olmayan bir proje üzerinde ısrar etmek hevaya uymaktan başka bir şey değildir. Allahu Teala şöyle buyuruyor:

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا

 “Arzularını (hevasını) ilah edinen kimseyi gördün mü? O halde sen mi koruyucu olacaksın?” (Furkan 43)

İslam bir kişinin kendi hevasına göre hüküm vermesini yasakladı.

Bunun İslam’a ters olan bir yanı var mı?”  derken kapitalizmin akidesi olan laikliğin İslam’a taban tabana zıt olduğunu dünya–alem biliyor.  Kitap ve Sünnette yer almayan ve Allah’ın yasak kıldığını İslam’dan göstermek büyük zuldür. Müslümanları buna çağırmaksa daha büyük bir zuldür.

Ayrıca bu bahsettiğiniz sistem değişikliği uygulanan ülkelerde her türlü çöküntüden başka bir işe yaramamıştır. İşte size Amerikan örneği; siyasi çekişmeler daha fazla artmış, dünyanın tepkisini çeken uygulamalara her gün bir yenisi eklenmiş, borç batağında boğulan, güven ortamının yok olduğu… bir çöküntü dönemi geçiriyor. Fransa derseniz hakeza aynı problemleri yaşıyor. Çok başarılı, etkin bir uygulama olsa Avrupa Birliğini çöküntüden kurtarırdı.

Batıda yaşanan çöküntü gibi bu sistemin peşine takılıp gidenler de aynı akıbeti yaşayacaklardır. Bunun adını ne kadar değiştirirseniz değiştirin, ne kadar laiklik temelleri üzere anayasa yaparsanız yapın İslam’ın adaleti gibi bir adalet ortaya çıkartamazsınız. İslam’ın adaleti gibi bir adaletle dünyayı tesis edemezsiniz.

 Onun için Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri olarak sizler Hilafeti yok saysanız da Müslümanlar olarak bu gün bizlerin en büyük meselesi Hilafetin yokluğudur. İslam ümmeti -buna Müslüman Türk halkı da dahil- ancak hilafetle izzet bulur.

İslam bir yönetim sistemi belirlemiş ve onun adına da Hilafet demiştir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasul’e ve sizden olan ulü’l-emre itaat edin.” (Nisa 59)

“El A’rac’tan o da Ebu Hüreyre’den rivayetle Nebi (s.a.v) dedi ki: “Muhakkak ki imam (Halife) kalkandır. Onunla savaşılır ve korunulur.” (Müslim K. Imara Bab 9 H. No: 1841)

Müslim, Ebu Hazim’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ebu Hüreyre ile beş sene beraber oldum. Rasulullah(s.a.v)‘den şunu işittiğini söyledi:

“İsrail oğulları Nebiler tarafından siyaset (idare) ediliyordu. Bir Nebi öldüğünde onu başka bir Nebi takip ediyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat bir çok Halife olacaktır.” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki: “İlk biat edilene vefakar olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.”(Müslim K. İmara Bab 10 H. No: 1842)

Son söz olarak; işte önünüzde büyük bir fırsat daha; referanduma gideceksiniz. Müslüman Türk halkının Hilafet meselesinin olup-olmadığını bu referanduma dahil edin. Evirip-çevirmeden, kandırmadan-dolandırmadan sorun Müslüman Türk halkına;

Tercihiniz nedir?

İslam mı?  Laiklik mi?

İslam anayasası mı? Laik anayasa mı?

Hilafet mi? Cumhuriyet mi?

Halife mi? Cumhurbaşkanı/başkanlık mı?

Doğrusu bu hususta adım atar mısınız, adım attırırlar mı merak ediyoruz!..

 

Tahir Şanlı

Ayrıca...

Merhamet Kaynağımız Sadece İslam Olmalıdır -2-

-İnsanlara nispet edilen merhamet: İnsanın içgüdülerinde zalimliğe yönelik meyiller olduğu gibi merhamete yönelik meyillerde vardır. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir