Home / News / YAZARLAR / Tahir Şanlı / Elhamdülillah… Bu Ümmet Büyük Bir Felaketi Daha Atlattı…
yazar

Elhamdülillah… Bu Ümmet Büyük Bir Felaketi Daha Atlattı…

Tahir Şanlı

Ne kadar güçlü bir ümmet! Elhamdülillah!

Onca zulme, onca baskıya, onca ihanete uğramasına rağmen tarih boyunca bunların üstesinden gelebilmiş… Elhamdülillah!

Onu güçlü kılan İslam ümmeti olmasıdır, onu yenilmez kılan İslam akidesine olan bağlılığıdır.  Elhamdülillah!

Evet, son 6-7 yıldır süregelen bir silkinişin sevincini kısa da olsa bu mübarek Ramazan ayı içerisinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu silkiniş yanı başımızdaki bir silkiniş…

Bu silkinişte her şey var ama her şey. Hala dünyanın kudurmuş canavarları ve onların hain-ihanetçi çetesi ve kudurmuş leş kargalarının kıskacında olan Suriye kıyamının bu ümmete kazanımından bahsetmek istiyorum.

Bu öyle bir şey ki; sanki bu ümmetin varlığı için kendini feda eden bir duruş…

Ve de öyle de olmuştur…

Ne diyordu yüce Resul (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem):

İmam Ahmed, Tirmizi ve İbni hibban’dan rivayetle Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu konuda şöyle buyuruyor: “Şam ehli fesada uğrarsa sizde artık hayır kalmaz. Şam ehli fesada uğrarsa sizde artık hayır kalmaz. Ümmetimden bir grup Kıyamet Gününe kadar hak üzere savaşarak muzaffer olmaya devam edecekler ve kendilerini terk edenlere aldırmayacaklar.”

Vahile RadiyAllahu Anh’dan rivayetle Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor: “Size Şam’ı tavsiye ederim. Size Şam’ı tavsiye ederim. Çünkü orası Allah’ın yeryüzünde mümtaz kıldığı yerdir. Çünkü Allah kulları arasından seçkin olanları oraya tahsis eder. Sakın ümidinizi kaybetmeyin. Zira Allah Şam’ı fitnelerden koruma konusunda Bana garanti verdi.”

Akıl almaz oyunlar dönse de Şam bu ümmeti fesada uğramaktan kurtardı. Zira Allah muhafaza Şam’ın fesada uğraması Ümmette hiçbir hayrın kalmaması demekti.

Evet, canımız acıdı, zulümler, işkenceler katliamlar, yıkımlar bizleri çok derinden etkiledi ve hala da etkiliyor. Fakat bütün bunlar arasından Suriye kıyamı bu ümmeti büyük bir tehlikenin eşiğinden çekip aldı.

Bu tehlikenin ne olduğuna, kıyam öncesi İslam aleminin düştüğü tehlikeli duruma kısaca bir bakalım:

İslam aleminde, ve dünyanın genelinde “dinler arası diyalog, ılımlı İslam” çerçevesinde başını Amerika’nın çektiği çok büyük bir çalışma başlatılmıştı. Bu çalışma alttan alta olduğu gibi devletler nezdinde (BOB projesi çerçevesinde) alenen yapılıyordu. Yeni kitaplar (Kur’an’ı Furkan/ http://toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=620.0), camilerin havraların, kiliselerin yanyana olduğu merkezler açılıyor, kültürel- eğitim merkezli çalışmalar büyük yatırımlarla destekleniyor, naslar yumuşatılıyor, teviller yapılıyor. Ezan kırpılıyor, İslam değersizleştiriliyor, Hristiyanlıkla, Yahudilikle aynı seviye getiriliyordu. Hayata müdahale edemeyecek, laikliğin/sekülerizmin altında tahrif edilmiş bir din tasarlanıyordu.

Belki de ümmet tarihte yaşadığı (kelamcıların saldırısından sonra) ikinci defa “dinler arası diyalogla, ılımlı İslam’la” daha büyük fikri bir saldırıya maruz kalıyordu. (Konuyu kısa tutmak açısından, bu konu ile ilgili çok şeyler yazılıp-çizildi. İsteyen kardeşler internet üzerinden bu konu hakkında malumat toplayabilirler.)

Tehlikenin boyutu gerçekten çok büyüktü…

Yıkılan binaları, yolları, ekonomiyi ayağa kaldırmanız mümkün… Fakat fikri erozyona uğramış toplumu yeniden tamir etmek çok zor… Hele hele dininde şüpheye düşmüş, inkara düşmüş, dinini terk etmiş, mürted olmuşsa… gerisini siz düşünün…

Bu fikre karşı fikri mücadele verenler yok muydu? Elbette vardı… “Tehlikeli Mefhumlar” çalışması bunun bir örneğidir.

Ümmetin bu konuları düşünmesini istemeyen yöneticiler ve ona bağlı kuklaları ümmetle bu kitleler arasında setler oluşturuyor, bu fikirlere ulaşım engelleniyordu.

İşte, batılıların ve onların yerli işbirlikçilerinin her şey çok iyi gidiyor dedikleri bir anda “Şam kıyamı” ortaya çıktı. (Ümmetin isteği bu kıyamla Hilafetle kucaklaşmaktı. Allahu Teala inşaAllah o günleri de gösterir ve nusretini en kısa zamanda bu ümmete bahşeder.)

Şam, kafirlerin düşmanlığını, hainlerin ihanetini ortaya çıkarttı…

Şam Müslümanlara İslam’la olan bağlarını yeniden hatırlattı…

Bu kıyam “dinler arası diyalog ve ılımlı İslam projesini” çöpe attı.

Şam ayaklanmasından sonra ümmet gördü ki; bahsedilen bütün bu dinler arası diyalog, ılımlı İslam meselesi, fikri, düşüncesi bir kandırmacadan, aldatmacadan ibarettir.

Elhamdülillah, Müslümanlar arasında İslam’da safları sıklaştırma arzusu yeniden canlandı. Şunu unutmayalım ki; her imtihanın sonunda ya kazanım veya kaybetmek vardır.

Zor bir dönem, zor bir imtihan, büyük bedelleri olan bir imtihan… (Duamız odur ki; Allahu Teala bu ümmeti altından kalkamayacağı imtihanla imtihan etmesin. Amin.)

Ne mutlu ki; bu imtihanda Allahu Teala bu ümmete kazanım bahşetmiştir.

Bu ümmet, gayri İslami olan dinler arası diyalog ve ılımlı İslam fikir ve düşüncesine yol vermemiştir.

Dinler arası diyalog, ılımlı İslam diyenlerin artık ağızlarını bıçak açmıyor. Hatta öyle ki kendi elleri yaptıkları bu projeyi yiyorlar. Etkisini ve gücünü yitirmiş bu yapının molozları ile uğraşmakla meşguller.

Allahu Teala İslam ümmetini Şam’la bir kez daha silkmiştir. Bu silkiniş İnşaAllah hayırların tacı olan Hilafete ulaştırır…

Onun için diyoruz ki bu ümmette hayır var. Bu ümmette hayat var…

Ayrıca...

Merhamet Kaynağımız Sadece İslam Olmalıdır -2-

-İnsanlara nispet edilen merhamet: İnsanın içgüdülerinde zalimliğe yönelik meyiller olduğu gibi merhamete yönelik meyillerde vardır. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir