Home / News / YAZARLAR / Kenan Şahin / İKİYÜZLÜ DÜNYA
yazar

İKİYÜZLÜ DÜNYA

Hafta sonuna Kuzey Irak’ta yapılan referandum ve İdlib operasyonlarını içeren yoğun bir gündemle gelmiştik.  Pazar günü ise İspanya’nın Katalonyo özerk bölgesinde bağımsızlık referandumu yapıldı.  Bu iki referandum arasındaki ikiyüzlü tutum henüz tam anlamıyla ortaya konmamıştı.  Hafta içinde de Fransa ve ABD’de yaşanılan olaylar damgasını vurdu.  İşte bu olayla da yine dünyanın, liderlerimizin, medyamızın ve sözde âlimlerimizin ikiyüzlülüğünü gördük.  Bu olaylara yüzeysel olarak dahi bakıldığında bu ikiyüzlü tavır net bir şekilde ortaya çıktı.  Olaylar ve mekanlar birbirinden çok farklı ve bağımsız olsa da bunların karşısında ortaya konulan taraflı reaksiyon gözlerden kaçmadı.

Söz konusu Müslümanlar ve onların beldeleri olduğunda kendi çıkarlarını elde etmenin hesaplarını yapanlar, kendi içlerindeki kendi değer ve ideallerinin çiğnenmesini hiç de umursamadılar. Katalan bölgesinin talebi hiç duyulmadığı gibi, onların “self determinasyon” haklarının olduğunu hiçbir batılı ülke dillendirmedi. Oysa Müslümanların beldelerinde bunu gayet yüksek sesle dillendirmişlerdi. Bu sayede bizim beldelerimiz daha küçük lokmalar haline getirilmek sureti ile onlara yem olarak kaldı. Şayet İspanyada yaşananlar bizim beldelerimizde yaşansa idi özellikle batılılar ve bizim içimizdeki aveneleri en yüksek perdeden demokrasi, insan hakları ve özgürlük safsatasını hemen önümüze getirirlerdi. İşte referandumun ilk bilançosu;

Katalanlar, Madrid’in ‘yasalara aykırı’ olarak nitelediği bağımsızlık referandumu için yerel saatle 09.00’da sandığa gitti. Kısa süre sonra İspanya, sandık ve pusulalara el koymaya başladığını duyurdu. Polis ve jandarma seçmenlere müdahale etti. Barcelona Belediye Başkanı 844 kişinin yaralandığını açıkladı.

Avrupa Birliği Komisyonu, Katalonya’da dün gerçekleştiren referandumun ardından yaptığı açıklamada, bu müdahale ve şiddeti hiç görmeden sadece referandumun ‘yasal olmadığını’ ifade etti. Referandumu ‘İspanya’nın iç sorunu’ olarak niteleyen komisyon, ‘diyalog yolu seçilmelidir’ dedi.

AB’nin açıklamasının ardından bir açıklama da Almanya’dan geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Michael Roth, İspanya’nın Katalonya özerk bölgesinde dün düzenlenen ve yüzde 90 ‘evet’le sonuçlandığı açıklanan bağımsızlık referandumuna ilişkin “Ayrılıkçılık sorunları çözmez” dedi. Ama şiddet olayları veya polisin müdahalesini hiç eleştirmedi.

İşte tam da bu ikiyüzlü yaklaşım hissedilmemişti ki daha ziyade bizim medyamızın ikiyüzlü tavrını gözler önüne seren ABD saldırısı gerçekleşti. Günlerdir yanı başımızda İdlib’te öldürülen masum insanları görmezden gelen medyamız ABD’den saatlerce canlı yayınlar yapmaya başladı.

Oysa son 11 gün içinde İdlib ve çevresinde Esed rejiminin de desteğiyle Rusya tarafından gerçekleştirilen saldırıların bilançosu:

211’i gece olmak üzere 1.288 saldırı [Bunların 86’sı sarsıntı bombası; 63 yayılan etkili bomba, 26 misket bombası, 26 varil bombası, 5 adet vakumlu bomba] neticesinde 6 hastane ve sağlık merkezi; 4 okul; 3 cami ve 3 elektrik santrali tamamen tahrip edildi. Meskûn 3 mahalle tümüyle oturulamaz hale geldi. Bu saldırılarda 203 kişi can verirken, 317 kişi yaralandı. 12 kişi ise kayıp!

Oysa Bizim medyamız bu rakamlardan ve saldırılardan hiç bahsetmedi.

Yöneticilerimiz ise bunları hiç görmeden hemen efendilerine mesaj yolladılar. Erdoğan, ABD’nin Las Vegas şehrinde yaşanan saldırıyı şiddetle kınayarak saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine de başsağlığı diledi…

Erdoğan, 2 haftadır İdlib’te yukarıda saydığımız saldırıların baş aktörü ve yüzlerce Müslümanı katleden Putin’i ise kınamak bir yana, gayet dostane bir şekilde ağırladı!

Ya bizim âlim kılıklı saray mollalarımız nerde. Bu yaşanan katliamlar hakkında onlardan hiçbir ses duyduk mu? Oysa söz konusu efendilerinin çıkarı veya kendi maslahatları olsa idi onları çok daha gür bir sesle konuşurken, o kanal bu kanal dolaşırken görebilirdik.

Bunlar sadece son birkaç gün içerisinde yaşanan ikiyüzlü yaklaşımlar.  Şayet geriye doğru gidersek bunların dosyaları oldukça kabarık.

Bir tarafta kendi menfaatleri için her yolu mubah gören batı, diğer yanda ise onlara hizmet etmede yarışan Müslümanların başındaki ajanlar, onların satın alınmış kalemleri ve medyaları.  Yine bu haftaya damgasını vurmadı mı satılık bir kalem; “Kaldırın Şu Ölü Bebek Cesetlerini Önümüzden, İlişkilerimizi Bozuyor!” diyerek.

Evet, tüm bu yaşananlar bir kez daha gösterdi ki bizim yöneticilerimiz bir vadide biz başka bir vadideyiz. Bizim âlimlerimiz sarayda ümmet can pazarında. Bizim gündemimizi belirleyen medya bir dağda Müslümanlar başka bir dağda durmakta.

Söz konusu Müslümanlar olduğunda onlar tıpkı Allah (cc)nin buyurduğu gibi kalpsiz, kör ve sağırlar olmaktalar.

“Onların kalpleri vardır; anlamazlar, gözleri vardır; görmezler, kulakları vardır; duymazlar.” [A’raf 179]

 

Bugün bizim ihtiyacımız olan ikiyüzlü batıya bağlı olan, onlardan icazet almadan adım at(a)mayan, gürleyen ama yağmayan yöneticiler değil. Yine efendilerini memnun etmek adına kalemler çekip yayınlar yapan bir medya da değil. Hele bizim saray âlimlerine hiç ihtiyacımız yok.

Bizim ihtiyacımız olan; bu ümmeti daldığı uykudan uyandıracak, ona gerçek gücünü hatırlatacak, akidesinden çıkan nizamı hayata tatbik edecek, İslam’ı davet ve cihat yolu ile Aleme bir risâlet olarak taşıyacak olan güçlü Halifelerdir. Tıpkı tarihimizdeki nice örnekleri gibi.

Bizim ihtiyacımız olan; bu ümmeti yozlaştırmayan, uyutmayan, ona ahlaksızlık sunmayan,  onu oyalamayan, onda İslami şahsiyeti müteşekkil edecek bir medyadır.

Bizim ihtiyacımız olan kınayıcının kınamasından korkmadan hakkı canı pahasına haykıracak, kendisinin ifsat olduğunda ümmetin ifsat olacağını bildiği için zalime alkış tutmayacak, makam, mevki, şan ve şöhret peşinde koşmayan âlimlerdir. Tıpkı geçmişimizde bunu canı ve malı ile ödeyen âlimlerimiz gibi.

Bizlere düşen Allah (cc) nizamını üzerimize tatbik edecek, hayatı şeri hükümlere göre çevreleyecek, İslam’ı bir risâlet olarak aleme taşıyacak, haklının hakkını alıp mazlumu savunacak olan, halkın kendisinden kendinin de halktan memnun olduğu Raşit Halifeleri ikame etmek için çalışmaktır. Yegâne köklü kurtuluş budur.

Yüce Rabbim, bu uğurda mücadele etmeyi ve katına razı olduğu kullarından olarak varmayı bizlere nasip etsin.

Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsınlar.  [Saffat 61]

 

Kenan Şahin 

Ayrıca...

Devlet nedir?

İnsanoğlu yaratılışı itibari ile sosyal bir varlıktır. Ve birlikte yaşamaya meyillidir. Bu birlikte yaşamada insanlar …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir