Home / News / YAZARLAR / Mehmed Aydın / Muhasebeyi nasıl anlamamız gerekiyor?
yazar

Muhasebeyi nasıl anlamamız gerekiyor?

İslami esasları bilen ve bu minvalde canla başla çalışan bir dava erinin, hayatına yön verirken kesinlikle İslami esaslara bağlı kalması gerekmektedir. Yani Kur’an ve Sünnet’in bildirmiş olduğu kurallara riayet etmesidir. Örneğin bir kitleye mensup olan dava eri, kitlenin sahip olduğu fikirlere ve o fikirleri savunan erlere karşı olamaz. Yine dava eri, bir kardeşinin hatasını gördüğünde onu toplum içerisinde dile getirmez, bilakis onu dava kardeşi ile çözüme kavuşturur ve o kardeşine ve sahip olduğu fikirlerine zarar vermez. Dava eri olmak aslında fedakârlığı, samimiyeti ve özellikle yapmış olduğu her işi sadece Allah (c.c.)’nin rızası için ifa etmeyi gerekli kılmaktır. Dolayısıyla dava eri olabilmenin ön şartı Allah (c.c.)’nin rızasını gözetmektir ve onun razı olmayacağı fiillerden uzak durmaktır. Tüm bunları yapmak ve yapabilmek tabi ki kişiyi masum kılmamaktadır. O kişi tabi ki ifa ettiği fiilleri yaparken hata yapabilir ve hatasını görememişte olabilir. Yine kişi ilmi ve samimiyeti ile bilinen birisi de olabilir. Evet, tüm bunlar olabilir, lakin bu kişinin yaptığı hatayı örtmez ve kişiyi masum yapmaz. Ancak şu bir hakikattir. Şayet aleni olarak haram bir fiil gerçekleşmez ve yapılan tüm fiiller Kur’an ve Sünnet’e aykırı değilse, kişinin arzu ve isteklerine ters düşse de, kesinlikle dava erine düşen itaatten bir milim geri durmamak olmalıdır.

Açıkça haram işleyen bir yöneticiyi muhasebe etmek farzdır ve bu konuda dava erine geri durmak kesinlikle yakışmaz ve caizde değildir. Lakin ben muhasebe ettiğimi dile getirerek asli görevimi ifa edemeyecek durumda isem işte o zaman bahsetmiş olduğum muhasebe, muhasebe değil fitne olmuş olur. Yani münker olmadığı halde muhasebe edilmez. Şayet ona rağmen yapılırsa bu sadece fitne olur.  Yine muhasebe teşri noktasında bulunana veya emir sahiplerine, ancak münker söz konusu olduğunda farz olmaktadır. Çünkü münkerin varlığı ile farzın ifası mümkün değildir. Dolayısıyla farzın ifası için gerekli olan ortam veya fiil münker ise derhal bertaraf edilmesi gerekmektedir. Lakin muhasebe edilecek kişi ne münkere bulaşmış, ne de farzları terk eden biri değilse, hoşumuza gitse de gitmese de, itaat farzdır.

Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bir aileden örnek vermek istiyorum. Aile reisi olan kişi evin içinde nargileyi yasaklarsa ve bu yasaklamanın sebebini de haram olduğu için değil ev halkına rahatsızlık verdiği için ve zararlı olduğu için gerekçelendiriyorsa, kesinlikle şu söylenemez; “Bu şekilde ev halkının bireylerine zulmediyorsun, haram olmayan bir şeyi yasaklıyorsun’’ denilemez. Hatta bundan ötürü itaatsizlik hiç yapılamaz. Veya ev reisi hanımına ve çocuklarına; “inşallah çok yakında ev sahibi olmak istiyorum, kira derdinden kurtulmak istiyorum’’ diyerek vaadde bulunursa, lakin daha sonra işinden olduğu için veya büyük bir kaza geçirerek ağır borçlanmaya girdiyse şu kesinlikle denilemez; “Sen nasıl bir aile reisisin, neden olmadık vaadlerde bulunuyorsun’’. Yine baba ve anne olarak çocukların eğitimi için her türlü imkanları oluşturduğu ve telkinde bulunduğu halde, çocuklar tembel ve okulda başarısızlarsa bu daha sonra ebeveynlerin suçu olabilir mi? Tabi ki hayır. Tüm bu sözde olumsuzluklardan dolayı çocuklar kalkar babaya; “biz artık sana itaat etmiyoruz’’ diyebilir mi? Kesinlikle hayır. Bunu söylemesi caiz değildir. Lakin evin reisi kalkar ve evde artık namaz kılınamaz derse ve kılanları da cezalandırırsa işte o zaman o emire itaat edilmez ve o emir muhasebe edilir. Kısaca muhasebe “Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker” kaidesini özellikle teşri noktasında bulunan bireyleri için yapılır. Nitekim Resulullah’ın şu meşhur sözü önemlidir:

Sizden kim bir münkeri görürse onu eliyle değiştirsin. Gücü yetmezse diliyle, yine gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin; bu ise imamın en zayıf halidir.( Müslim, 70; Ahmed b. Hanbel, 11034, 11090)

Şu durumda konumuzla alakalı olarak münkerin tanımı yapılmalı ve ancak münker söz konusu olduğunda muhasebenin yapılabileceğini bilmeliyiz. Münker ile alakalı Rabbimiz şöyle buyuruyor:

Ey inananlar, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o (şeytan) çirkin utanmazlıkları ve münkeri buyurur. Eğer Allah’ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiç biri ebediyen temize çıkamazdı. Ancak Allah, dilediğini temize çıkarır. Allah, işitendir, bilendir. (Nur:21)

Şeytanın buyurmuş olduğu her şey haramdır. Dolayısıyla şeytanın istediği münker kesinlikle haramları yapmak ve farzları ise terk etmektir. Yani namazı terk etmek veya alkol tüketmek kesinlikle münkerdir. Kim bu münkeri aleni olarak yaparsa muhasebe edilir. Hele bu kişi emirse kesinlikle muhasebe edilir. Rabbim bizleri farzların tacı olan şeri devletin ikamesi için şeri yoldan ayırmasın. Yine bu konuda tüm vesveselerden, şeytanların fitnelerinden bizleri korusun. Bizleri nasihat ve muhasebe fikrini ileri sürerek asli görevimiz olan şeri devletin ikamesi farzından mahrum etmesin (amin).

 

Kardeşiniz Mehmet Aydın

14.01.2018

Ayrıca...

yazar

Neden Kobani değil de Afrin Operasyonu?

Hatırlayacağınız üzere İŞİD Ağustos 2014 tarihinde Kobani’yi (Ayn El Arap) kuşatmış ve 17 Eylül 2014 …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir