1- EMİR VE NEHİY


Emir yukarıdan gelen bir şekilde fiilin yapılmasını talep etmektir. Nehiy ise, yukarıdan gelen bir şekilde fiilin terk edilmesini talep etmektir. “Emir” ve “nehyin” manası “talep etmektir”. Emir, fiilin yapılmasını talep etmektir. Nehiy, fiilin terk edilmesini talep etmektir.

Ancak Şâri’nin emrettiği ve nehyettiği her hususta, emir ve nehiy aynı tarzda seyreder olmaz. Bilakis emirler ve nehiyler karineler ve ahval/durumlar ile farklılaşır. Zira emir, farz kılmak için olabilir.

Allah’u Teâla’nın şu sözünde olduğu gibi:  أقم الصلاة  “Namaz kıl.”[1]  

Mendubluk için olabilir, köleler ile mükatebe yapmak hakkında Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:  فكاتبوهم   “Onlarla hemen mütakebe yapın.”[2] Bazen de mubahlık için olabilir, Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:  وإذا حللتم فاصطادوا   “İhramdan çıkınca avlanın.”[3]

Emirlerin ve Nehiylerin Çeşitleri:
 

Emirler ve nehiyler iki guruptur: Sarih ve sarih olmayan. Sarih de iki guruptur:

Birincisi; emir lafzı ve nehiy lafzıyla olmasıdır.

Allah’u Teâla’nın şu sözlerinde olduğu gibi: اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تُؤَدُّوا الأمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا   “Allah size, emanetleri ehil olanlara vermenizi ... emreder.”[4] إِنَّمَا يَنْهَاكُمْ اللَّهُ عَنْ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ “Allah yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri veli edinmenizi nehyeder.”[5]

İkincisi; emir ve nehiy için konulmuş olan sîganın dil bakımından emir ya da nehye delâlet ediyor olmasıdır.

Allah’u Teâla’nın şu sözünde olduğu gibi: وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُوا أَيْدِيَهُمَا   “Hırsızlık yapan erkek ile hırsızlık yapan kadının ellerini kesin.”[6] وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِنْ الْمُؤْمِنِينَ   “Mü’minlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.”[7] لا تَقْرَبُوا الصَّلاةَ وَأَنْتُمْ سُكَارَى   “Siz sarhoş iken namaza yaklaşmayın.”[8] لا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ   “Allah’a ve Rasule ihanet etmeyin.”[9]

Bu nâsslarda, dil bakımından “emir” için konulan sîga; emire, nehiy için konulan sîga da nehye delâlet etmiştir.

Sarih olmayan ise; emire ve nehye delâlet edenin emir sîgası ve nehiy sîgası olmamasıdır. Fakat nâssta geçen cümlenin, emir veya nehyi içermiş olmasıdır. Yani emir ya da nehye delaletin, emir sîgasından ya da nehiy sîgasından değil de, nâssta geçen cümlenin emir ve nehiy manasını içermesinden geliyor olmasıdır.

Allah’u Teâla’nın şu sözlerinde olduğu gibi: كُتِبَ عَلَيْكُمْ الصِّيَامُ  “Size oruç yazıldı.”[10] إِنَّهُ لا يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ  “Allah israf edenleri sevmez.”[11]   V.b.

Sarih olmayan, çeşitli durumlarda meydana gelmektedir.

-Onlardan birisi, bir hükmün belirlenmesi hakkında haberlerin geçtiği durumdur.

Allah’u Teâla’nın şu sözlerinde olduğu gibi: كُتِبَ عَلَيْكُمْ الصِّيَامُ  “Size oruç yazıldı.”[12] وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ أَوْلادَهُنَّ “Anneler, çocuklarını emzirirler.”[13] وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً  “Allah kâfirler için mü’minler üzerinde asla bir yol kılmaz.”[14] فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ “Bunun keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmektir...”[15]

Bunlar gibi içerisinde emir veya nehiy manası olan nâsslar vardır. Bu babdan olmak üzere, emir hakkında açıkça farz, vacib, helâl, lafızlarının geçtiği hususlardır.

Mesela; Allah’u Teâla’nın sadakalar ayetindeki şu sözüdür: إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ ... فَرِيضَةً مِنْ اللَّهِ    “Sadakalar/zekâtlar Allah’tan bir farz olarak fakirlere, düşkünlere ... aittir.”[16]

Bir başka örnek; Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’den rivayet edilen şu hadistir: Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem bir konuşması esnasında şöyle dedi:      أيها الناس إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَدْ فَرَضَ عَلَيْكُمُ الْحَجَّ  “Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah’u Teâla size haccı farz kıldı.”[17]

Bir başka örnek de, İbn Ömer’den yapılan şu rivayettir:  Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem fıtır sadakasını farz kıldı.[18]

Bir başka örnek de Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in şu sözüdür:   الْجِهَادُ وَاجِبٌ عَلَيْكُمْ مَعَ كُلِّ أَمِيرٍ “Cihad her emirle birlikte üzerinize vacibtir.”[19]

Bir başka örnek de Allah’u Teâla’nın şu sözüdür: أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ “Oruç gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı.”[20]

Bir başka örnek de Allah’u Teâla’nın şu sözüdür: وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ    “Allah, alış-verişi helâl kıldı.”[21]

Aynı şekilde, tahrim lafızları da geçmiştir.

Allah’u Teâla’nın şu sözünde olduğu gibi: وحرم الربا “Ve faizi haram kıldı.”[22] قُلْ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّي الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ     “De ki; Rabbim ancak açık ve gizli fuhşu/kötülükleri ... haram kıldı.”[23] 

Bir başka örnek, Allah’u Teâla’nın şu sözüdür: حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ الْمَيْتَةُ “Ölü (hayvan eti)/leş ... size haram kılındı.”[24]  

Bunların hepsi de sarih olmayana örnektirler. Onlar Şer’î hükme delâlette sarih olsalar da emir ve nehiy hakkında sarih değildirler. Zira  فرض “farz kıldı” lafzı Şer’î hüküm hakkında sarihtir, fakat emir hakkında sarih değildir. حرم “haram kıldı” lafzı, Şer’î hüküm hakkında sarihtir, fakat nehiy hakkında sarih değildir. Dolayısıyla sarih olmayandan sayılır.

Sarih olmayana ait durumlardan birisi de emir hakkında övülerek ya da faili övülerek gelen husustur. Veya nehiy hakkında yerilerek ya da faili yerilerek gelen husustur.

Allah’u Teâla’nın şu sözlerinde olduğu gibi: وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُوْلَئِكَ هُمْ الصِّدِّيقُونَ   “Allah’a ve Rasulü’ne iman edenler, işte onlar Rableri yanında sadıklardır.”[25] بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ  “Doğrusu siz müsrif bir milletsiniz.”[26] gibi. 

Bir başkası da emirler hakkında fiile sevabı gerekli kılarak gelen, nehiylerde nehyedilenin yapılmasına cezayı gerekli kılarak gelen hususlardır.

Allah’u Teâla’nın şu sözlerinde olduğu gibi: وَمَنْ يُطِعْ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ    “Kim Allah ve Rasulü’ne itaat ederse, Allah onu ... cennetlere koyar.”[27] وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا    “Kim Allah’ın sınırlarını aşarak Allah ve Rasulü’ne karşı isyan ederse ... ateşe sokar.”[28]  v.b.

Bir başkası da; emirler hakkında Allah’ın sevgisinden, nehiyler hakkında da Allah’ın buğz ve kerih görmesinden haberlerin geldiği hususlardır.

Allah’u Teâla’nın şu sözlerinde olduğu gibi: وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ  “Allah muhsinleri/ihsan ile amel edenleri sever.”[29] إِنَّهُ لا يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ     “Allah israf edenleri sevmez.”[30] وَلا يَرْضَى لِعِبَادِهِ الْكُفْرَ     “O, kullarının küfrüne razı olmaz.”[31] وَإِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ  “Eğer şükrederseniz, sizin için bundan razı olur.”[32]

Bir başkası da; hükme delâlet eden haberlerdir. Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in şu sözleri gibi: الخراج بالضمان  “Haraç, güvence vermeyi gerektirir.”[33]  مَنْ بَاعَ نَخْلاً قَدْ أُبِّرَتْ فَثَمَرُهَا لِلْبَائِعِ إِلا أَنْ يَشْتَرِطَ الْمُبْتَاعُ    “Kim aşılanmış bir hurma ağacı satarsa, müşteri şart koşmadıkça onun meyvesi satana aittir.”[34]

 Bir başka örnek de Allah’u Teâla’nın şu sözleridir: وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ  “O evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır.”[35] وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَى أَهْلِهِ  “Yanlışlıkla bir mü’mini öldüren kimsenin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi (gereklidir).”[36]  V.b.

Bütün bu hususlar, fiilin yapılmasının talep edilmesine ya da fiilin terk edilmesinin talep edilmesine delâlet etmektedir. Ancak bunlardaki emire ve nehye delâlet, emir ve nehiy sîgasından geliyor değildir, sadece nâssta geçen cümle emir ve nehiy manasını içermektedir.


[1] İsra: 78

[2] Nur: 33

[3] Maide: 2

[4] Nisa: 58

[5] Mümtehine: 9

[6] Maide: 38

[7] Nur: 2

[8] Nisa: 43

[9] Enfal: 27

[10] Bakara: 183

[11] En’am: 141

[12] Bakara: 183

[13] Bakara: 233

[14] Nisa: 141

[15] Maide: 89

[16] Tevbe: 60

[17] Nesei, K. Menâsık el’Hac, 2572

[18] İbn Mâce

[19] Ebu Davud, K. Cihâd, 2171

[20] Bakara: 187

[21] Bakara: 275

[22] Bakara: 275

[23] Araf: 33

[24] Maide: 3

[25] Hadid: 19

[26] A’raf: 81

[27] Nisa: 13

[28] Nisa: 14

[29] Ali İmran: 148

[30] En’am: 141

[31] Zümer: 7

[32] Zümer: 7

[33] Ahmed b.Hanbel

[34] Buhari, K. Buyu’, 2052

[35] Ali İmran: 97

[36] Nisa: 92