Nehiy Sîgası
Dil bakımından nehiy için konulan sîga,
Muzari fiilinin başına getirilen nehiy
لا
–Lâmelif’dir.
لا يفعل ، لا
تفعل sîgasıdır. Rasulullah
SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in şu sözünde olduğu
gibi:
إِذَا كَانَ
أَحَدُكُمْ فِي الْمَسْجِدِ فَلا
يُشَبِّكَنَّ
“Biriniz mescidde iken, iki elinin parmaklarını
birbirine kenetlemesin.”
Nehiy için konulan sîga işte budur, bundan başka
sîga yoktur. Şeriat koyucu da nehiy sîgası için Şer’î bir
ıstılah koymadı. Bilakis lügat bakımından konulan, Şeriata göre
muteber olandır.
Bu sîgadan başkasında nehyin varid olduğu hususlara gelince;
Buna örnek şunlardır:
- İbn Ömer’den rivayet edildi ki; “Nebi SallAllah’u
Aleyhi VeSSellem, fecirden sonra (Sabah namazından sonra)
güneş doğasıya kadar namazdan nehyetti.”
- Ebu Said’den, Nebi SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in
şöyle dediği rivayet edildi:
لا صَلاةَ بَعْدَ صَلاةِ الْعَصْرِ حَتَّى تَغْرُبَ الشَّمْسُ
“İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar namaz yoktur.”
- Enes’ten Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in
kendisine şöyle dediği rivayet edildi:
إِيَّاكَ وَالألْتِفَاتَ فِي
الصَّلاةِ “Namazda
yüzünü çevirmekten sakın.”
- Aişe RadıyAllah’u Anha’dan şu rivayet edildi: “Rasulullah
SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e namazda yüzü çevirmek
hakkında sordum. Dedi ki: هُوَ
اخْتِلاسٌ يَخْتَلِسُهُ الشَّيْطَانُ مِنْ صَلاةِ الْعَبْدِ
“O, şeytanın kulun namazından gizlice aşırdığı bir
husustur.”
- Ebu Zer’den Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in
şöyle dediği rivayet edildi:
لا يَزَالُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مُقْبِلاً عَلَى الْعَبْدِ فِي
صَلاتِهِ مَا لَمْ يَلْتَفِتْ “Kul,
namazda yüzünü başka yere çevirmedikçe, Allah ona yönelmeye
devam eder.”
Bu şekillerin hepsi de nehyi ifade etmiştir. Ancak onların nehyi
ifade etmeleri, sîgadan gelmedi, sadece cümleden geldi. Zira
onlar sîgadan başkasından alınan nehiylerdendir. Ya emir
hususunda “emir” lafzı gibi “nehiy” lafzından alınmıştır, ya da
cümleden alınmıştır. Böylece sarih olmayan emirler gibi onlar da
sarih olmayan nehiyler olurlar. Dil bakımından nehiy için
konulan nehiy sîgası ise sadece nehiy
لا –Lâmelif’inin başa
geldiği muzari fiilidir.
Nehiy sîgası, şu dokuz mana için geçer:
1- Haram kılmak için.
Allah’u Teâla’nın şu sözünde olduğu gibi:
لا تأكلوا الربا
“Riba/faiz yemeyin”
2- Mekruh kılmak için.
Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in şu sözü
gibi: إِذَا تَوَضَّأَ أَحَدُكُمْ
ثُمَّ خَرَجَ عَامِدًا إِلَى الصَّلاةِ فَلا يُشَبِّكُ بَيْنَ
أَصَابِعِهِ “Sizden birisi abdest alıp namaza
niyetlenerek çıktığında parmaklarını birbirine kenetlemesin.”
3- Tahkir/küçümseme için.
Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:
لا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا
مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْهُمْ “Sakın onlardan bazı
sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme.”
4- Akibeti açıklamak için.
Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:
وَلا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلاً
عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ “Sakın, Allah’ı zâlimlerin
yaptıklarından habersiz sanma!”
5- Dua için.
Allah’u Teâla’nın şu sözünde olduğu gibi:
رَبَّنَا وَلا تَحْمِلْ عَلَيْنَا
إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا
“Ey Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma.
Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük
yükleme.”
6- Umutsuzluğu bildirmek için.
Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:
لا تَعْتَذِرُوا الْيَوْمَ
“Bugün mazeret ileri sürmeyin.”
7- İrşad/yol göstermek için.
Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:
لا تَسْأَلُوا عَنْ أَشْيَاءَ إِنْ
تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ “Açıklanırsa, hoşunuza
gitmeyecek olan şeyleri sormayın.”
8- Teselli için.
Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:
وَلا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ
“Onlardan dolayı üzülme.”
9- Şefkat için.
Şu sözde olduğu gibi: لا
تتخذوا الدواب كداسي “Hayvanları sıkıştırmayın.”
Bu manaların hepsi de, bu nâsslardan nehiy sîgasının ifade
ettiği manalardır. Bu, nehiy sîgasının birkaç manada
kullanıldığına delâlet etmektedir. Mademki nehiy, emrin
karşıtıdır. O halde emir hakkında söylenen her şeyin aynısı
nehiy hakkında da söylenir. Ondan dolayı emir hakkındaki
açıklamanın aynısı nehiy için de geçerlidir.
Nehiy, fiilin terk edilmesi talebi hakkında hakikattir, tahrim
kılma, mekruh kılma, küçümseme, akibeti beyan etme hakkında
değil. Ancak bu manalar, karineye bağlı olarak nehiy sîgasından
alınırlar. Kitap ve Sünnetten bir Şer’î nâsstan geçen bir nehiy
sadece terkin talebine delâlet eder, karine ise talebin çeşidini
tespit eder.
Tebük hadisinde. Rasul’ün emrine muhalif olan iki adama ağır söz
söylemesinde olduğu gibi, içinde nehyin haram kılmaya delâlet
ettiğini söyleyerek bazı hadisleri ileri sürmelerine gelince;
Tebük hadisinin haram kılmaya delâleti, emir sîgasıyla birlikte
karineden alınmıştır, tek başına emir sîgasından değil.
Allah’u Teâla’nın şu sözüne gelince:
وَمَا آتَاكُمْ الرَّسُولُ فَخُذُوه وما نهاكم عنه فانتهوا
“Rasul size ne verdi ise onu alın. Sizi neden nehyetti ise onu
terk edin.”
Bu, nehyin haram kılmakta hakikat olduğuna delâlet etmez. Fakat
terk etmenin nehy edilen gibi olduğuna delâlet eder. Zira kesin
olarak nehy edilmişse, tahrime delâlet eden olur, kesin olmayan
bir şekilde nehy edilmişse mekruh olmaya delâlet eden olur.
Nehyin tahrim
için olduğunu söyleyenler nezdinde oluşan şüphe, nehy ettiği
hususta Şeriat koyucuya itaatsizlik ile neyh sîgası arasını
ayırt etmemekten kaynaklanıyor. Hâlbuki konu nehy
sîgasının kendisine delâlet ettiği husustur, nehyettiği hususta
Şeriat koyucuya itaatsizlik değildir. Fark idrak edilseydi, bu
şüphe yok olurdu.